EZGİLER EZGİSİ 8:1-14
EZGİLER EZGİSİ 8:1-14 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Keşke kardeşim olsaydın, Annemin memelerinden süt emmiş. Dışarıda görünce öperdim seni, Kimse de kınamazdı beni. Önüne düşer, Beni eğiten Annemin evine götürürdüm seni; Sana baharatlı şarapla Kendi narlarımın suyundan içirirdim. Sol eli başımın altında, Sağ eli sarsın beni. Ant içiriyorum size, ey Yeruşalim kızları! Aşkımı ayıltmayasınız, uyandırmayasınız diye, Gönlü hoş olana dek. Kim bu, Sevgilisine yaslanarak çölden çıkan? Elma ağacı altında uyandırdım seni, Orada doğum sancıları çekti annen, Orada doğum sancıları çekip doğurdu seni. Beni yüreğinin üzerine bir mühür gibi, Kolunun üzerine bir mühür gibi yerleştir. Çünkü sevgi ölüm kadar güçlü, Tutku ölüler diyarı kadar katıdır. Alev alev yanar, Yakıp bitiren ateş gibi. Sevgiyi engin sular söndüremez, Irmaklar süpürüp götüremez. İnsan varını yoğunu sevgi uğruna verse bile, Yine de hor görülür! Küçük bir kızkardeşimiz var, Daha memeleri çıkmadı. Ne yapacağız kızkardeşimiz için, Söz kesileceği gün? Eğer o bir sursa, Üzerine gümüş mazgallı siper yaparız; Eğer bir kapıysa, Sedir tahtalarıyla onu kaplarız. Ben bir surum, memelerim de kuleler gibi, Böylece hoşnut eden biri oldum onun gözünde. Süleyman'ın bağı vardı Baal-Hamon'da, Kiraya verdi bağını; Her biri bin gümüş öderdi ürünü için. Benim bağım kendi emrimde, Bin gümüş senin olsun, ey Süleyman, İki yüz gümüş de ürününe bakan kiracıların. Ey sen, bahçelerde oturan kadın, Arkadaşlar kulak veriyor sesine, Bana da duyur onu. Koş, sevgilim, Mis kokulu dağların üzerinde bir ceylan gibi, Geyik yavrusu gibi ol!
EZGİLER EZGİSİ 8:1-14 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
K EŞKE sen bana, Anamın memelerini emmiş kardeş gibi olaydın! Dışarıda seni bulunca, Ben seni öperdim; Beni de kınamazlardı. Senin önüne düşerdim, anamın evine seni getirirdim, Bana o öğretirdi; Sana baharatlı şaraptan, Narımın suyundan içirirdim. Sol eli başımın altında olurdu, Sağı da beni kucaklardı. Size and ettiriyorum, ey Yeruşalim kızları, Sevgiliyi ayıltmıyasınız, ve uyandırmıyasınız diye, Onun gönlü hoş oluncıya kadar. Sevgilisine yaslanarak, Çölden çıkan bu kadın kimdir? Elma ağacı altında seni uyandırdım; Anan orada sana ağrı çekti, Seni doğuran kadın orada ağrı çekti. Beni kendi yüreğin üzerine bir mühür gibi, Kolunun üzerine bir mühür gibi koy; Çünkü sevgi ölüm gibi kuvvetlidir; Kıskançlık ölüler diyarı gibi serttir; Onun alevleri, ateşin alevleri, Yakıp bitiren alev. Sevgiyi büyük sular söndüremez, Ve ırmaklar onu bastıramaz; Bir insan sevgiye bedel evinin bütün malını verse, Büsbütün hor görülür. Küçük bir kızkardeşimiz var, Ve onun daha memeleri yok; Onun için söz söylenecegi gün, Kızkardeşimiz için ne yapacağız? Eğer o bir duvar ise, Üzerine gümüş kule yaparız; Ve eğer bir kapı ise, Erz tahtaları ile onu kaparız. Ben duvarım, memelerim de kuleler gibi, Selâmet bulmuş kadın nasılsa, o zaman onun gözünde öyle oldum. Baal-hamonda Süleymanın bağı vardı; Tutanlara bağı kiraya verdi; Mahsulü için her biri bin gümüş getirirdi. Benim malım olan bağım önümdedir; Bin gümüş senin olsun, ey Süleyman, İki yüz gümüş de mahsulünü tutanların olsun. Ey sen, bahçelerde oturan kadın, Senin sesini arkadaşlar dinliyor; Bana da işittir. Kaç, ey sevgilim, Ve hoş kokulu dağların üzerinde, Bir ceylan gibi, yahut geyik yavrusu gibi ol.
EZGİLER EZGİSİ 8:1-14 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
Keşke kardeşim olsaydın, Annemin memelerinden süt emmiş. Dışarıda görünce öperdim seni, Kimse de kınamazdı beni. Önüne düşer, Beni eğiten Annemin evine götürürdüm seni; Sana baharatlı şarapla Kendi narlarımın suyundan içirirdim. Sol eli başımın altında, Sağ eli sarsın beni. Ant içiriyorum size, ey Yeruşalim kızları! Aşkımı ayıltmayasınız, uyandırmayasınız diye, Gönlü hoş olana dek. Kim bu, Sevgilisine yaslanarak çölden çıkan? Elma ağacı altında uyandırdım seni, Orada doğum sancıları çekti annen, Orada doğum sancıları çekip doğurdu seni. Beni yüreğinin üzerine bir mühür gibi, Kolunun üzerine bir mühür gibi yerleştir. Çünkü sevgi ölüm kadar güçlü, Tutku ölüler diyarı kadar katıdır. Alev alev yanar, Yakıp bitiren ateş gibi. Sevgiyi engin sular söndüremez, Irmaklar süpürüp götüremez. İnsan varını yoğunu sevgi uğruna verse bile, Yine de hor görülür! Küçük bir kızkardeşimiz var, Daha memeleri çıkmadı. Ne yapacağız kızkardeşimiz için, Söz kesileceği gün? Eğer o bir sursa, Üzerine gümüş mazgallı siper yaparız; Eğer bir kapıysa, Sedir tahtalarıyla onu kaplarız. Ben bir surum, memelerim de kuleler gibi, Böylece hoşnut eden biri oldum onun gözünde. Süleyman'ın bağı vardı Baal-Hamon'da, Kiraya verdi bağını; Her biri bin gümüş öderdi ürünü için. Benim bağım kendi emrimde, Bin gümüş senin olsun, ey Süleyman, İki yüz gümüş de ürününe bakan kiracıların. Ey sen, bahçelerde oturan kadın, Arkadaşlar kulak veriyor sesine, Bana da duyur onu. Koş, sevgilim, Mis kokulu dağların üzerinde bir ceylan gibi, Geyik yavrusu gibi ol!