VAHİY 7:1-17

VAHİY 7:1-17 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Bundan sonra yeryüzünün dört köşesinde duran dört melek gördüm. Bunlar karaya, denize ya da herhangi bir ağaç üzerine esmesin diye, yeryüzünün dört rüzgarını tutuyorlardı. Sonra gündoğusundan yükselen başka bir melek gördüm. Yaşayan Tanrı'nın mührünü taşıyordu. Karaya, denize zarar vermek için yetki verilen dört meleğe yüksek sesle bağırdı: “Biz Tanrımız'ın kullarını alınlarından mühürleyene dek karaya, denize ya da ağaçlara zarar vermeyin!” Mühürlenmiş olanların sayısını işittim. İsrailoğulları'nın bütün oymaklarından 144 000 kişi mühürlenmişti: Yahuda oymağından 12 000 kişi mühürlenmişti. Ruben oymağından 12 000, Gad oymağından 12 000, Aşer oymağından 12 000, Naftali oymağından 12 000, Manaşşe oymağından 12 000, Şimon oymağından 12 000, Levi oymağından 12 000, İssakar oymağından 12 000, Zevulun oymağından 12 000, Yusuf oymağından 12 000, Benyamin oymağından 12 000 kişi mühürlenmişti. Bundan sonra gördüm ki, her ulustan, her oymaktan, her halktan, her dilden oluşan, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık tahtın ve Kuzu'nun önünde duruyordu. Hepsi de birer beyaz kaftan giymişti, ellerinde hurma dalları vardı. Yüksek sesle bağırıyorlardı: “Kurtarış, tahtta oturan Tanrımız'a Ve Kuzu'ya özgüdür!” Bütün melekler tahtın, ihtiyarların ve dört yaratığın çevresinde duruyordu. Tahtın önünde yüzüstü yere kapanıp Tanrı'ya tapınarak şöyle diyorlardı: “Amin! Övgü, yücelik, bilgelik, Şükran, saygı, güç, kudret, Sonsuzlara dek Tanrımız'ın olsun! Amin!” Bu sırada ihtiyarlardan biri bana sordu: “Beyaz kaftan giymiş olan bu kişiler kim, nereden geldiler?” “Sen bunu biliyorsun, efendim” dedim. Bana dedi ki, “Bunlar o büyük sıkıntıdan geçip gelenlerdir. Kaftanlarını Kuzu'nun kanıyla yıkamış, bembeyaz etmişlerdir. Bunun için, “Tanrı'nın tahtı önünde duruyor, Tapınağında gece gündüz O'na tapınıyorlar. Tahtta oturan, çadırını onların üzerine gerecek. Artık acıkmayacak, Artık susamayacaklar. Ne güneş ne kavurucu sıcak Çarpacak onları. Çünkü tahtın ortasında olan Kuzu onları güdecek Ve yaşam sularının pınarlarına götürecek. Tanrı gözlerinden bütün yaşları silecek.”

VAHİY 7:1-17 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

B UNDAN sonra yer üzerine, ve deniz üzerine, ve her hangi bir ağaç üzerine yel esmesin diye, yerin dört yelini tutarak, yerin dört köşesi üzerinde duran dört melek gördüm. Ve hay olan Allahın mührü kendisinde olarak, şarktan çıkan başka bir melek gördüm; ve yere ve denize zarar etmek kendilerine verilmiş olan dört meleğe büyük sesle çağırıp dedi: Biz alınları üzerine Allahımızın kullarını mühürleyinciye kadar, yere ve denize ve ağaçlara zarar etmeyin. Ve mühürlenmiş olanların sayısını işittim; İsrail oğullarının her sıptından, yüz kırk dört bin mühürlenmişti. Yahuda sıptından on iki bin mühürlenmişti; Ruben sıptından on iki bin, Gad sıptından on iki bin, Aşer sıptından on iki bin, Naftali sıptından on iki bin, Manasse sıptından on iki bin, Şimeon sıptından on iki bin, Levi sıptından on iki bin, İssakar sıptından on iki bin, Zebulun sıptından on iki bin, Yusuf sıptından on iki bin, Benyamin sıptından on iki bin mühürlenmişti. Bu şeylerden sonra gördüm, ve işte, beyaz kaftanlarla giyinmiş ve ellerinde hurma dalları ile tahtın önünde ve Kuzunun önünde durmakta olan, her milletten ve sıptlardan ve kavmlardan ve dillerden, kimsenin saymağa kadir olmadığı büyük kalabalık vardı; ve büyük sesle çağırıp diyorlardı: Kurtarış, taht üzerinde oturan Allahımıza ve Kuzuya mahsustur. Ve bütün melekler tahtın ve ihtiyarların ve dört canlı mahlûkun etrafında duruyorlardı, ve tahtın önüne yüzüstü kapandılar, ve Allaha secde kılarak dediler: Amin. Bereket ve izzet ve hikmet ve şükran ve hürmet ve kuvvet ve kudret Allahımıza ebetler ebedince olsun. Amin. Ve ihtiyarlardan biri bana cevap vererek dedi: Beyaz kaftanlarla giyinmiş olan bunlar kimlerdir, ve nereden geldiler? Ve ona dedim: Ey efendim, sen bilirsin. Ve bana dedi: Bunlar o büyük sıkıntıdan gelenlerdir, ve kaftanlarını yıkadılar, ve onları Kuzunun kanında beyaz ettiler. Bunun için Allahın tahtının önündedirler, ve onun mabedinde gündüz ve gece ona hizmet ediyorlar; ve taht üzerinde oturan, çadırını onların üzerine kuracaktır. Artık acıkmıyacaklar ve artık susamıyacaklar; ve ne güneş, ne de bir sıcaklık onlara vurmıyacaktır; çünkü tahtın ortasında olan Kuzu onları güdecek, ve hayat sularının pınarlarına onları götürecek; ve Allah gözlerinden bütün gözyaşlarını silecektir.

VAHİY 7:1-17 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

Bundan sonra yeryüzünün dört köşesinde duran dört melek gördüm. Bunlar yere, denize, ağaca rüzgar gelmesin diye, yeryüzünün dört yönüne doğru esen rüzgarları zorla tutuyorlardı. Sonra gündoğusundan çıkan başka bir melek gördüm. Diri Tanrı'nın mührünü taşıyordu. Kendilerine yeri ve denizi kırıp geçirme yetkisi verilen dört meleğe yüksek sesle bağırdı: “Tanrımız'ın kullarının alnına mühür vurmamızı bekleyin. O zamana dek yeri, denizi, ağaçları kırıp geçirmeyin.” Alınlarına mühür vurulanların sayısını duydum. İsrailoğulları'nın tüm oymaklarından yüz kırk dört bin kişiydi: Yahuda oymağından on iki bin kişi mühürlendi. Ruben oymağından on iki bin kişi, Gad oymağından on iki bin kişi, Aşer oymağından on iki bin kişi, Naftali oymağından on iki bin kişi, Manaşşe oymağından on iki bin kişi, Şimon oymağından on iki bin kişi, Levi oymağından on iki bin kişi, İssakar oymağından on iki bin kişi, Zevulun oymağından on iki bin kişi, Yusuf oymağından on iki bin kişi, Benyamin oymağından on iki bin kişi mühürlendi. Bu olaylardan sonra baktım, her ulustan, her oymaktan, her halktan, her dilden kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık gördüm. Tahtın ve Kuzu'nun önünde duruyorlardı. Ak giysiler kuşanmışlardı. Ellerinde hurma dalları tutuyor ve yüksek sesle bağırıyorlardı: “Kurtarış tahtta oturan Tanrımız'a Ve Kuzu'ya özgüdür.” Bütün melekler tahtın, İhtiyarlar'ın, dört yaratığın çevresinde duruyorlardı. Tahtın önünde yüzüstü yere kapanıp Tanrı'ya tapındılar. “Amin, övgü, yücelik, bilgelik, şükür, onur, güç ve güçlülük sonsuza dek Tanrımız'ındır” diyorlardı. Sonra, İhtiyarlar'dan biri bana dönerek, “Kim bu ak giysiler kuşanmış kişiler?” diye sordu, “Nereden geldiler?” “Efendim, sen bilirsin!” diye karşılık verdim. İhtiyar, “Bunlar büyük sıkıntıdan gelenlerdir” dedi, “Giysilerini yıkayıp Kuzu'nun kanında ağarttılar. Bu nedenle, Tanrı tahtının önünde duruyorlar, gece gündüz O'nun tapınağında O'na tapınıyorlar. Tahtta oturan onların barınağı olacak. Bundan böyle ne acıkacaklar, ne susayacaklar, ne güneş çarpacak onları, ne de herhangi bir ateş kavuracak. Çünkü tahtın ortasındaki Kuzu onların Çobanı olacak ve onları yaşam suyunun pınarlarına yöneltecek. Tanrı gözlerinden tüm gözyaşlarını silecek.”