MATTA 26:2-46

MATTA 26:1-46 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

İsa bütün bunları anlattıktan sonra öğrencilerine, “İki gün sonra Fısıh Bayramı olduğunu biliyorsunuz” dedi, “İnsanoğlu çarmıha gerilmek üzere ele verilecek.” Bu sırada başkâhinlerle halkın ileri gelenleri, Kayafa adındaki başkâhinin sarayında toplandılar. İsa'yı hileyle tutuklayıp öldürmek için düzen kurdular. Ama, “Bayramda olmasın ki, halk arasında kargaşalık çıkmasın” diyorlardı. İsa Beytanya'da cüzamlı Simun'un evindeyken, yanına bir kadın geldi. Kadın kaymaktaşından bir kap içinde çok değerli, güzel kokulu yağ getirmişti. İsa sofrada otururken, kadın yağı O'nun başına döktü. Öğrenciler bunu görünce kızdılar. “Nedir bu savurganlık?” dediler. “Bu yağ pahalıya satılabilir, parası yoksullara verilebilirdi.” Söylenenleri farkeden İsa, öğrencilerine, “Kadını neden üzüyorsunuz?” dedi. “Benim için güzel bir şey yaptı. Yoksullar her zaman aranızdadır, ama ben her zaman aranızda olmayacağım. Kadın bu güzel kokulu yağı, beni gömülmeye hazırlamak için bedenimin üzerine boşalttı. Size doğrusunu söyleyeyim, bu Müjde dünyanın neresinde duyurulursa, bu kadının yaptığı da onun anılması için anlatılacak.” O sırada Onikiler'den biri –adı Yahuda İskariot olanı– başkâhinlere giderek, “O'nu ele verirsem bana ne verirsiniz?” dedi. Otuz gümüş tartıp ona verdiler. Yahuda o andan itibaren İsa'yı ele vermek için fırsat kollamaya başladı. Mayasız Ekmek Bayramı'nın ilk günü öğrenciler İsa'nın yanına gelerek, “Fısıh yemeğini yemen için nerede hazırlık yapmamızı istersin?” diye sordular. İsa onlara, “Kente varıp o adamın evine gidin” dedi. “Ona şöyle deyin: ‘Öğretmen diyor ki, zamanım yaklaştı. Fısıh Bayramı'nı, öğrencilerimle birlikte senin evinde kutlayacağım.’ ” Öğrenciler, İsa'nın buyruğunu yerine getirerek Fısıh yemeği için hazırlık yaptılar. Akşam olunca İsa on iki öğrencisiyle yemeğe oturdu. Yemek yerlerken, “Size doğrusunu söyleyeyim, sizden biri bana ihanet edecek” dedi. Bu söz onları kedere boğdu. Teker teker, “Ya Rab, beni demek istemedin ya?” diye sormaya başladılar. O da, “Bana ihanet edecek olan” dedi, “Elindeki ekmeği benimle birlikte sahana batırandır. İnsanoğlu, kendisi için yazılmış olduğu gibi gidiyor, ama İnsanoğlu'na ihanet edenin vay haline! O adam hiç doğmamış olsaydı, kendisi için daha iyi olurdu.” O'na ihanet edecek olan Yahuda, “Rabbî, yoksa beni mi demek istedin?” diye sordu. İsa ona, “Söylediğin gibidir” karşılığını verdi. Yemek sırasında İsa eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve öğrencilerine verdi. “Alın, yiyin” dedi, “Bu benim bedenimdir.” Sonra bir kâse alıp şükretti ve bunu öğrencilerine vererek, “Hepiniz bundan için” dedi. “Çünkü bu benim kanımdır, günahların bağışlanması için birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır. Size şunu söyleyeyim, Babam'ın egemenliğinde sizinle birlikte yenisini içeceğim o güne dek, asmanın bu ürününden bir daha içmeyeceğim.” İlahi söyledikten sonra dışarı çıkıp Zeytin Dağı'na doğru gittiler. Bu arada İsa öğrencilerine, “Bu gece hepiniz benden ötürü sendeleyip düşeceksiniz” dedi. “Çünkü şöyle yazılmıştır: ‘Çobanı vuracağım, Sürüdeki koyunlar darmadağın olacak.’ Ama ben dirildikten sonra sizden önce Celile'ye gideceğim.” Petrus O'na, “Herkes senden ötürü sendeleyip düşse de ben asla düşmem” dedi. “Sana doğrusunu söyleyeyim” dedi İsa, “Bu gece horoz ötmeden beni üç kez inkâr edeceksin.” Petrus, “Seninle birlikte ölmem gerekse bile seni asla inkâr etmem” dedi. Öğrencilerin hepsi de aynı şeyi söyledi. Sonra İsa öğrencileriyle birlikte Getsemani denen yere geldi. Öğrencilerine, “Ben şuraya gidip dua edeceğim, siz burada oturun” dedi. Petrus ile Zebedi'nin iki oğlunu yanına aldı. Kederlenmeye, ağır bir sıkıntı duymaya başlamıştı. Onlara, “Ölesiye kederliyim” dedi. “Burada kalın, benimle birlikte uyanık durun.” Biraz ilerledi, yüzüstü yere kapanıp dua etmeye başladı. “Baba” dedi, “Mümkünse bu kâse benden uzaklaştırılsın. Yine de benim değil, senin istediğin olsun.” Öğrencilerin yanına döndüğünde onları uyumuş buldu. Petrus'a, “Demek ki benimle birlikte bir saat uyanık kalamadınız!” dedi. “Uyanık durup dua edin ki, ayartılmayasınız. Ruh isteklidir, ama beden güçsüzdür.” İsa ikinci kez uzaklaşıp dua etti. “Baba” dedi, “Eğer ben içmeden bu kâsenin uzaklaştırılması mümkün değilse, senin istediğin olsun.” Geri geldiğinde öğrencilerini yine uyumuş buldu. Onların göz kapaklarına ağırlık çökmüştü. Onları bırakıp tekrar uzaklaştı, yine aynı sözlerle üçüncü kez dua etti. Sonra öğrencilerin yanına dönerek, “Hâlâ uyuyor, dinleniyor musunuz?” dedi. “İşte saat yaklaştı, İnsanoğlu günahkârların eline veriliyor. Kalkın, gidelim. İşte bana ihanet eden geldi!”

MATTA 26:2-46 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

İki gün sonra Fısıh bayramı olduğunu bilirsiniz, ve İnsanoğlu haça gerilmek üzre ele verilecektir. O zaman başkâhinler, ve kavmın ihtiyarları, Kayafa denilen başkâhinin avlusunda toplandılar. Ve İsayı hile ile tutup öldürmeği aralarında öğütleştiler. Fakat: Bayramda olmasın da kavm arasında bir karışıklık çıkmasın, diyorlardı. Ve İsa Beytanyada cüzamlı Simunun evinde iken, bir kadın beyaz mermer bir kapta çok kıymetli yağla ona geldi, ve o, sofrada otururken onun başına döktü. Fakat şakirtler bunu görünce, gücenip dediler: Bu israf niçin? Zira bu çok pahalı satılıp fakirlere verilebilirdi. Fakat İsa, bunu bilerek dedi: Niçin kadını incitiyorsunuz? Zira o bana iyi bir iş yaptı. Çünkü fakirler daima sizin yanınızdadır, fakat ben daima sizin yanınızda değilim. Zira kadın, bu değerli yağı bedenim üzerine dökerek gömülmeğe beni hazırlamak için bunu yaptı. Doğrusu size derim: Bu incil bütün dünyanın her neresinde vâzedilirse, bu kadının yaptığı da onun anılması için söylenecektir. O zaman Onikilerden Yahuda İskariyot denilen biri, başkâhinlerin yanına gidip dedi: Bana ne verirsiniz, onu elinize vereyim? Onlar da Yahudaya otuz gümüş tarttılar. İsayı onların eline vermek için o vakitten fırsat aramakta idi. Ve Hamursuzun birinci gününde şakirtler İsaya gelip dediler: Fıshı yiyesin diye nerede istersin ki hazırlıyalım? O da dedi: Şehre girip filana gidin, ve ona diyin: Muallim: Zamanım yakındır, şakirtlerimle beraber Fıshı senin evinde yapacağım, diyor. Ve şakirtler İsanın kendilerine emrettiği gibi yaptılar; ve Fıshı hazırladılar. Akşam olunca, İsa on iki şakirdile yemeğe oturdu. Onlar yemek yerken İsa dedi: Doğrusu size derim: Sizden biri beni ele verecektir. Onlar da çok kederlenip her biri ona: Ya Rab, ben miyim? demeğe başladı. O cevap verip dedi: Beni ele verecek olan benim ile elini sahana batırandır. Gerçi İnsanoğlu kendisi için yazılmış olduğu üzre gidiyor; fakat vay başına, o adamın ki, İnsanoğlu onun vasıtası ile ele veriliyor! O adam doğmamış olsaydı, kendisine iyi olurdu. Onu ele veren Yahuda cevap verip dedi: Ey Rabbi, ben miyim? İsa da ona: Söylediğin gibidir, dedi. Onlar yemek yerlerken, İsa ekmek aldı, şükran duası edip parçaladı, ve şakirtlere verdi ve dedi: Alın, yiyin, bu benim bedenimdir. Ve bir kâse alıp şükretti, ve onlara vererek dedi: Bundan hepiniz için. Çünkü bu benim kanım, günahların bağışlanması için bir çokları uğrunda dökülen ahdin kanıdır. Fakat ben size derim: Babamın melekûtunda sizinle taze olarak onu içeceğim o güne kadar, ben asmanın bu mahsulünden artık içmiyeceğim. Ve onlar bir ilâhi okuyup Zeytinlik dağına çıktılar. O zaman İsa onlara dedi: Bu gece hepiniz bende sürçeceksiniz; çünkü yazılmıştır: “Çobanı vuracağım, ve sürünün koyunları dağılacak.” Fakat ben kıyam ettikten sonra, sizden önce Galileye gideceğim. Fakat Petrus cevap verip ona dedi: Hepsi sende sürçseler de, ben hiç sürçmem. İsa ona dedi: Doğrusu sana derim: Bu gece horoz ötmeden önce, sen beni üç kere inkâr edeceksin. Petrus ona dedi: Bana seninle beraber ölmek lâzım gelse de, seni hiç inkâr etmem. Hep şakirtler de öyle dediler. O zaman İsa onlarla beraber Getsemani denilen bir yere gelerek, şakirtlerine dedi: Ben şuraya gidip dua edinciye kadar siz burada oturun. Ve Petrus ile Zebedinin iki oğlunu beraber aldı, ve kederlenmeğe ve çok sıkılmağa başladı. O vakit onlara dedi: Canım ölüm derecesinde çok kederlidir; burada kalıp benimle uyanık durun. Biraz ileri gitti; yere kapanıp: Ey Baba, eğer mümkünse, bu kâse benden geçsin; fakat benim istediğim gibi değil, senin istediğin gibi olsun, diye dua etti. Ve İsa şakirtlerine gelip onları uykuda buldu, ve Petrusa dedi: Siz benimle bir saat böyle uyanık duramadınız mı? Uyanık durup dua edin ki, iğvaya düşmiyesiniz. Gerçi ruh isteklidir, fakat beden zayıftır. İsa ikinci kere gidip: Ey Baba, eğer ben onu içmeden geçmesi mümkün değilse, senin iraden olsun, diye dua etti. Ve gelip onları yine uykuda buldu; çünkü gözleri ağırlaşmıştı. Onları bırakıp tekrar uzaklaştı, yine ayni sözü söyliyerek üçüncü kere dua etti. O zaman İsa şakirtlere gelip onlara dedi: Artık uyuyup rahat edin; işte, saat yaklaştı, ve İnsanoğlu günahkârların eline veriliyor. Kalkın, gidelim, işte, beni ele veren yaklaştı.

MATTA 26:2-46 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

“İki gün sonra Fısıh Bayramı olduğunu biliyorsunuz” dedi, “İnsanoğlu çarmıha gerilmek için ele verilecektir.” Bu sırada başkâhinlerle halkın ileri gelenleri, adı Kayafa olan başkâhinin sarayında bir araya geldiler. İsa'yı yakalayıp öldürmek için düzen kurdular. “Ama bu iş bayramda olmasın ki, halk arasında kargaşalığa yol açmasın” diyorlardı. İsa Beytanya'da cüzamlı Simun'un evindeydi. Bir kadın, kaymaktaşı bir kapta çok değerli Hint sümbülü kokusu getirdi. İsa sofrada otururken yaklaşıp kokuyu O'nun başına döktü. Olaya tanık olan öğrenciler öfkeye kapılıp, “Neden boşa harcıyorsun?” dediler, “Çünkü bu çok pahalıya satılabilir, parası da yoksullara verilebilirdi.” İsa ne düşündüklerini bilerek onlara, “Niçin kadını tedirgin ediyorsunuz?” dedi, “O benim için yararlı bir şey yaptı. Yoksullar her zaman aranızda olacaktır, ama beni her zaman aranızda bulamayacaksınız. Kadın bu sümbül kokusunu bedenime dökmekle, beni gömülmeye hazırladı. Doğrusu size derim ki, bu Sevindirici Haber dünyanın neresinde yayılırsa kadının yaptığı iş de anılacaktır.” Bunun üzerine, Onikiler'den biri olan Yahuda İşkariyot adlı adam başkâhinlerin yanına gitti. “O'nu elinize teslim edersem bana ne vereceksiniz?” diye sordu. Onlar da kendisine otuz gümüş verdiler. O andan sonra Yahuda İsa'yı ele vermek için uygun ortamı kollamaya başladı. Mayasız Ekmek Bayramı'nın ilk günü öğrenciler İsa'ya yaklaşıp sordular: “Fısıh yemeğini yemek için nerede hazırlık yapmamızı istiyorsun?” O da, “Kentte o kişinin yanına varın” dedi, “Kendisine, ‘Öğretmen, zamanım geldi, Fısıh yemeğini öğrencilerimle birlikte evinde kutlayacağım diyor’ deyin.” Öğrenciler İsa'nın verdiği buyruğu tam olarak yerine getirip Fısıh yemeğini hazırladılar. Akşam olunca, İsa Onikiler'le birlikte sofraya oturdu. Hep bir arada yemek yerlerken, “Doğrusu size derim ki, içinizden biri beni ele verecek” dedi. Derin üzüntüyle her biri O'na sormaya başladı: “Yoksa ben miyim, ya Rab?” İsa, “Beni ele verecek olan, elindeki ekmeği benimle birlikte sahana banandır” diyerek yanıtladı, “İnsanoğlu ölüme gidiyor; tıpkı kendisine ilişkin yazılmış olduğu gibi. Ama İnsanoğlu'nu ele verenin vay başına! O kişi hiç doğmasaydı kendisi için daha iyi olurdu.” İsa'yı ele veren Yahuda atıldı: “Rabbi, yoksa o kişi ben miyim?” İsa onu yanıtladı: “Dediğin gibidir.” Onlar yemek yerken İsa ekmeği alıp kutsadı. Sonra bölüp öğrencilere verdi. “Alın ve yiyin, bedenimdir bu” dedi. Ardından bir kâse aldı, teşekkür sunduktan sonra onlara verdi. “Bundan hepiniz için” dedi, “Çünkü bu birçoklarını kapsayan –günahların bağışlanması için akıtılan– ‘antlaşma kanımdır.’ İşte size diyorum: Bundan böyle Babam'ın hükümranlığında sizlerle birlikte tazesinden içeceğim güne dek bağın bu ürününden içmeyeceğim.” Bir ilahi söyledikten sonra Zeytinlik Dağı'na çıktılar. Sonra İsa onlara, “Bu gece hepiniz bana bağlılığınız yüzünden çelişkiye düşeceksiniz” dedi, “Çünkü şöyle yazılıdır: “ ‘Çoban'ı vuracağım, Sürüdeki koyunlar darmadağın olacak.’ “Ama ben ölümden dirildikten sonra sizlerden önce Galile'de olacağım.” Petrus O'nu yanıtladı: “Hepsi sana bağlılıkları yüzünden çelişkiye düşse bile, ben hiçbir zaman çelişkiye düşmeyeceğim.” İsa ona, “Doğrusu sana derim ki” dedi, “Bu gece horoz ötmeden önce, beni üç kez yadsıyacaksın.” Petrus, “Seninle birlikte ölmem gerekse bile seni hiçbir zaman yadsımayacağım” diye karşılık verdi. Öbür öğrenciler de aynı şekilde konuştular. Sonra İsa onlarla birlikte Getsemane denen yere gitti. Öğrencilere, “Ben gidip orada dua ederken siz burada oturun” dedi. Petrus'u ve Zebedi'nin iki oğlunu yanına aldı. Derinden bunalmaya, sıkıntı duymaya başladı. Bunun üzerine onlara, “Canım ölesiye sıkılıyor” dedi, “Burada bekleyin ve benimle birlikte uyanık kalın.” Biraz ileriye giderek yüzüstü yere kapandı, dua etmeye başladı: “Baba! Eğer olanak varsa, bu kâse benden uzaklaştırılsın. Ama benim istemim değil, senin istemin olsun.” Öğrencilerin yanına döndüğünde onları uykuda buldu. Petrus'a, “Nasıl oluyor da benimle birlikte bir saat olsun uyanık duramıyorsunuz?” dedi, “Uyanık durun ve dua edin ki denenmeyesiniz. Ruh istekli, ama beden güçsüzdür.” Yeniden, ikinci kez yanlarından ayrılıp dua etti: “Baba! Bu kâseden içmeden onun benden uzaklaştırılması olanak dışıysa, senin istemin gerçekleşsin.” Bir kez daha geri geldiğinde onları yine uykuda buldu. Çünkü uyku gözlerinden akıyordu. Yeniden onları bırakıp gitti. Üçüncü kez aynı sözlerle önceki gibi dua etti. Sonra yine öğrencilerin yanına döndü. “Derin uykuda mısınız, hâlâ dinleniyor musunuz?” dedi, “İşte saat geldi, İnsanoğlu günahlıların eline veriliyor. Kalkın gidelim. Bakın, beni ele veren yaklaştı.”