YEŞU 2:1-24
YEŞU 2:1-24 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Nun oğlu Yeşu Şittim'den gizlice iki casus gönderdi. “Gidip ülkeyi, özellikle de Eriha'yı araştırın” dedi. Böylece yola çıkan casuslar, Rahav adında bir fahişenin evine gidip geceyi orada geçirdiler. Bu arada Eriha Kralı'na, “Ülkemizi araştırmak üzere bu gece İsrail halkından buraya adamlar geldi” diye haber verildi. Bunun üzerine Eriha Kralı, Rahav'a, “Sana gelip evinde kalan o adamları dışarı çıkar” diye haber gönderdi, “Çünkü onlar ülkemizi araştırmak için geldiler.” İki adamı saklamış olan Rahav, “Adamların bana geldikleri doğru” dedi, “Ama ben nereli olduklarını bilmiyordum. Karanlık basar basmaz, kentin kapısı kapanmak üzereyken çıktılar. Nereye gittiklerini bilmiyorum. Hemen peşlerinden giderseniz yetişirsiniz.” Aslında kadın onları dama çıkarmış, oraya sermiş olduğu keten saplarının altına gizlemişti. Kralın adamlarıysa casusları Şeria Irmağı'nın geçitlerine giden yol boyunca kovaladılar. Onlar kentten çıkar çıkmaz kapı sürgülenmişti. Damdaki adamlar yatmadan önce kadın yanlarına çıktı. “RAB'bin bu ülkeyi size verdiğini biliyorum” dedi, “Sizden ötürü dehşete kapıldık; ülkede yaşayan herkesin korkudan dizlerinin bağı çözüldü. Çünkü Mısır'dan çıktığınızda RAB'bin Kamış Denizi'ni* önünüzde nasıl kuruttuğunu, Şeria Irmağı'nın ötesindeki Amorlu iki krala –Sihon ve Og'a– neler yaptığınızı, onları nasıl yok ettiğinizi duyduk. Bunları duyduğumuzda korkudan dizlerimizin bağı çözüldü. Sizin korkunuzdan kimsede derman kalmadı. Çünkü Tanrınız RAB hem yukarıda göklerde, hem de aşağıda yeryüzünde Tanrı'dır. Size iyilik ettiğim gibi, siz de aileme iyilik edeceğinize lütfen RAB adına ant için. Annemi, babamı, erkek ve kız kardeşlerimle ailelerini ölümden kurtarıp hepimizi sağ bırakacağınıza ilişkin bana güvenilir bir işaret verin.” Adamlar, “Eğer bu yaptıklarımızı açığa vurmazsanız, yerinize ölmeye hazırız” dediler, “RAB bu ülkeyi bize verdiğinde sana iyilik edip sözümüzü tutacağız.” Kent surlarında bir evde oturan Rahav, adamları iple pencereden aşağı indirdi. Onlara, “Dağa çıkın, yoksa sizi kovalayanlarla karşılaşabilirsiniz” dedi, “Onlar dönene kadar üç gün orada saklanın. Sonra yolunuza devam edersiniz.” Adamlar Rahav'a, “Bize içirdiğin andı tutmasına tutarız” dediler, “Ama ülkeye girdiğimizde şu kırmızı ipi bizi indirdiğin pencereye bağla. Anneni, babanı, kardeşlerinle babanın bütün ev halkını yanına, kendi evine topla. Evinin kapısından dışarıya çıkan, kendi kanından sorumlu olacak; böyle biri için sorumluluk kabul etmeyiz. Ama seninle birlikte evinde olan herhangi birine gelecek zarardan biz sorumluyuz. Ancak bu yaptıklarımızı açığa vurursan, içirdiğin ant bizi bağlamaz.” Kadın, “Dediğiniz gibi olsun” diye karşılık verdi. Onları yola çıkarıp uğurladıktan sonra kırmızı ipi pencereye bağladı. Adamlar ayrılıp dağa çıktılar; kendilerini kovalayanlar dönünceye dek üç gün orada kaldılar. Kovalayanlar yol boyu onları aradılarsa da bulamadılar. İki adam geri dönmek üzere dağdan indi. Irmağı geçip Nun oğlu Yeşu'nun yanına vardılar ve başlarından geçen her şeyi ona anlattılar. Yeşu'ya, “RAB gerçekten bütün ülkeyi elimize teslim etti” dediler, “Orada yaşayan herkesin korkudan dizlerinin bağı çözüldü.”
YEŞU 2:1-24 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
V E Nun oğlu Yeşu Şittimden, çaşıt olarak iki adamı gizlice gönderip dedi: Gidin, memlekete ve Erihaya bakın. Ve gittiler, ve Rahab isminde bir fahişenin evine girdiler, ve orada yattılar. Ve Eriha kıralına: İşte, memleketi araştırmak için bu gece İsrail oğullarından buraya adamlar geldiler, diye bildirildi. Ve Eriha kıralı Rahaba gönderip dedi: Sana gelen ve evine girmiş olan adamları çıkar; çünkü bütün diyarı araştırmak için gelmişlerdir. Ve kadın iki adamı aldı, ve onları gizledi; ve dedi: Evet, bana o adamlar geldiler, fakat nereden olduklarını bilmiyordum; ve vaki oldu ki, karanlık basınca kapılar kapanmak üzre iken o adamlar çıktılar, o adamlar nereye gittiler bilmiyorum; hemen arkalarından kovalayın; çünkü onlara yetişirsiniz. Fakat kadın onları dama çıkarmıştı, ve dam üzerine dizdiği keten sapları ile onları gizlemişti. Ve adamlar Erden yolundan geçitlere kadar onların ardını kovaladılar; ve onların ardını kovalıyanlar çıkınca kapıyı kapadılar. Ve adamlar yatmazdan evel, kadın yanlarına dama çıktı; ve onlara dedi: Biliyorum ki, RAB diyarı size vermiştir, ve dehşetiniz üzerimize düşmüştür, ve sizin önünüzde memleketin bütün ahalisi eriyor. Çünkü Mısırdan çıktığınız zaman RAB önünüzden Kızıl Denizi sularını nasıl kuruttu, ve Erden ötesinde olan Amorîlerin tamamen yok ettiğiniz iki kıralına, Sihona ve Oga ne yaptınız işittik. İşittik ve yüreğimiz eridi, ve sizin önünüzden artık kimsede can kalmadı; çünkü Allahınız RAB, yukarıda göklerde ve aşağıda yer üzerinde Allah odur. Ve şimdi, rica ederim, RABBİN hakkı için bana and edin, mademki size inayetle davrandım, siz de babamın evine inayetle davranacaksınız, ve bana sadakat nişanesi verin; ve babamı, ve anamı, ve kardeşlerimi, ve kızkardeşlerimi, ve onlara ait olanların hepsini sağ bırakacaksınız, ve canlarımızı ölümden kurtaracaksınız. Ve adamlar ona dediler: Eğer bu işimizi açığa çıkarmazsanız, sizin yerinize bizim canımız feda olsun; ve vaki olacak ki, RAB bize bu diyarı verdiği zaman sana inayetle ve sadakatla davranacağız. O zaman onları iple pencereden indirdi; çünkü evi şehir duvarında idi, ve kadın şehir duvarında oturuyordu. Ve onlara dedi: Dağa gidin, yoksa kovalıyanlar size yetişirler; ve kovalıyanlar dönünciye kadar orada üç gün gizlenin; ve sonra yolunuza gidersiniz. Ve adamlar ona dediler: Bize ettirdiğin anddan şu yolda suçsuz oluruz. İşte, biz diyara girdiğimiz zaman bu kırmızı ipliği bizi indirdiğin pencereye bağlıyacaksın; ve babanı ve ananı, ve kardeşlerini, ve babanın bütün ev halkını kendi yanına, eve toplıyacaksın. Ve vaki olacak ki, senin evinin kapısından sokağa çıkan herkesin kanı kendi başı üzerinde olacak, ve biz suçsuz olacağız; fakat seninle beraber evde olan bir kimseye el dokunursa onun kanı bizim başımız üzerinde olacaktır. Fakat bu işimizi açığa çıkarırsan, o zaman bize ettirdiğin yemininden suçsuz oluruz. Ve kadın dedi: Sözleriniz nasılsa öyle olsun. Ve onları gönderdi, ve gittiler; ve kadın kırmızı ipliği pencereye bağladı. Ve gittiler, ve dağa varıp kovalıyanlar dönünciye kadar üç gün orada oturdular; ve kovalıyanlar bütün yolda onları aradılar, ve bulmadılar. Ve iki adam döndüler, ve dağdan inip geçtiler, ve Nun oğlu Yeşua geldiler; ve başlarına gelenlerin hepsini ona anlattılar. Ve Yeşua dediler: Gerçek RAB bütün diyarı elimize verdi; hem memleketin bütün ahalisi de önümüzde eriyor.
YEŞU 2:1-24 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
Nun oğlu Yeşu Şittim'den gizlice iki casus gönderdi. “Gidip ülkeyi, özellikle de Eriha'yı araştırın” dedi. Böylece yola çıkan casuslar, Rahav adında bir fahişenin evine gidip geceyi orada geçirdiler. Bu arada Eriha Kralı'na, “Ülkemizi araştırmak üzere bu gece İsrail halkından buraya adamlar geldi” diye haber verildi. Bunun üzerine Eriha Kralı, Rahav'a, “Sana gelip evinde kalan o adamları dışarı çıkar” diye haber gönderdi, “Çünkü onlar ülkemizi araştırmak için geldiler.” İki adamı saklamış olan Rahav, “Adamların bana geldikleri doğru” dedi, “Ama ben nereli olduklarını bilmiyordum. Karanlık basar basmaz, kentin kapısı kapanmak üzereyken çıktılar. Nereye gittiklerini bilmiyorum. Hemen peşlerinden giderseniz yetişirsiniz.” Aslında kadın onları dama çıkarmış, oraya sermiş olduğu keten saplarının altına gizlemişti. Kralın adamlarıysa casusları Şeria Irmağı'nın geçitlerine giden yol boyunca kovaladılar. Onlar kentten çıkar çıkmaz kapı sürgülenmişti. Damdaki adamlar yatmadan önce kadın yanlarına çıktı. “RAB'bin bu ülkeyi size verdiğini biliyorum” dedi, “Sizden ötürü dehşete kapıldık; ülkede yaşayan herkesin korkudan dizlerinin bağı çözüldü. Çünkü Mısır'dan çıktığınızda RAB'bin Kamış Denizi'ni* önünüzde nasıl kuruttuğunu, Şeria Irmağı'nın ötesindeki Amorlu iki krala –Sihon ve Og'a– neler yaptığınızı, onları nasıl yok ettiğinizi duyduk. Bunları duyduğumuzda korkudan dizlerimizin bağı çözüldü. Sizin korkunuzdan kimsede derman kalmadı. Çünkü Tanrınız RAB hem yukarıda göklerde, hem de aşağıda yeryüzünde Tanrı'dır. Size iyilik ettiğim gibi, siz de aileme iyilik edeceğinize lütfen RAB adına ant için. Annemi, babamı, erkek ve kız kardeşlerimle ailelerini ölümden kurtarıp hepimizi sağ bırakacağınıza ilişkin bana güvenilir bir işaret verin.” Adamlar, “Eğer bu yaptıklarımızı açığa vurmazsanız, yerinize ölmeye hazırız” dediler, “RAB bu ülkeyi bize verdiğinde sana iyilik edip sözümüzü tutacağız.” Kent surlarında bir evde oturan Rahav, adamları iple pencereden aşağı indirdi. Onlara, “Dağa çıkın, yoksa sizi kovalayanlarla karşılaşabilirsiniz” dedi, “Onlar dönene kadar üç gün orada saklanın. Sonra yolunuza devam edersiniz.” Adamlar Rahav'a, “Bize içirdiğin andı tutmasına tutarız” dediler, “Ama ülkeye girdiğimizde şu kırmızı ipi bizi indirdiğin pencereye bağla. Anneni, babanı, kardeşlerinle babanın bütün ev halkını yanına, kendi evine topla. Evinin kapısından dışarıya çıkan, kendi kanından sorumlu olacak; böyle biri için sorumluluk kabul etmeyiz. Ama seninle birlikte evinde olan herhangi birine gelecek zarardan biz sorumluyuz. Ancak bu yaptıklarımızı açığa vurursan, içirdiğin ant bizi bağlamaz.” Kadın, “Dediğiniz gibi olsun” diye karşılık verdi. Onları yola çıkarıp uğurladıktan sonra kırmızı ipi pencereye bağladı. Adamlar ayrılıp dağa çıktılar; kendilerini kovalayanlar dönünceye dek üç gün orada kaldılar. Kovalayanlar yol boyu onları aradılarsa da bulamadılar. İki adam geri dönmek üzere dağdan indi. Irmağı geçip Nun oğlu Yeşu'nun yanına vardılar ve başlarından geçen her şeyi ona anlattılar. Yeşu'ya, “RAB gerçekten bütün ülkeyi elimize teslim etti” dediler, “Orada yaşayan herkesin korkudan dizlerinin bağı çözüldü.”