HEZEKİEL 9:1-11
HEZEKİEL 9:1-11 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Sonra yüksek sesle, “Kenti cezalandıracak olanlar, ellerinde yok edici silahlarıyla buraya gelsin” diye seslendiğini duydum. Kuzeye bakan yukarı kapı yolundan altı kişinin geldiğini gördüm. Her birinin elinde ölümcül bir silah vardı. Aralarında keten giysili, belinde yazı takımı olan bir adam vardı. İçeriye girip tunç sunağın yanında durdular. İsrail Tanrısı'nın görkemi bulunduğu yerden, Keruvlar'ın* üzerinden ayrılıp tapınağın eşiğine gitti. RAB keten giysili, belinde yazı takımı olan adama seslendi: “Yeruşalim Kenti'nin içinden geç, orada yapılan iğrenç şeylerden ötürü dövünüp ağlayanların alınlarına işaret koy” dedi. Öbürlerine, “Kent boyunca onu izleyin ve kimseye acımadan, kimseyi esirgemeden öldürün” dediğini duydum. “Yaşlıyı, genci, genç kızı, kadını, çocukları öldürün. Yalnız alınlarında işaret olanlara dokunmayın. İşe tapınağımdan başlayın.” Onlar da tapınağın önünde duran İsrail ileri gelenlerinden işe başladılar. Onlara, “Tapınağı kirletin, avlularını cesetlerle doldurun. Haydi başlayın!” dedi. Bunun üzerine onlar gidip kenttekileri öldürmeye başladılar. Onlar halkı öldürürken ben tek başıma kaldım. Yüzüstü yere kapanıp, “Ah, ey Egemen RAB! Öfkeni Yeruşalim üzerine boşaltırken, geri kalan bütün İsrailliler'i de mi yok edeceksin?” diye haykırdım. “İsrail ve Yahuda halkının günahı pek büyük” diye karşılık verdi, “Ülke kan, kent haksızlık dolu. Onlar, ‘RAB ülkeyi bıraktı, RAB görmüyor’ diyorlar. Ben de onlara acımayacak, onları esirgemeyeceğim. Yaptıklarını kendi başlarına getireceğim.” Derken keten giysili, belinde yazı takımı olan adam, “Buyruklarını yerine getirdim” diye haber verdi.
HEZEKİEL 9:1-11 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
V E kulağıma yüksek sesle bağırıp dedi: Şehrin üzerine konulmuş olanları, her birinin elinde helâk edici silâhı olarak, yaklaştırın. Ve işte, şimale doğru olan yukarı kapının yolundan altı adam geldi, her birinin topuzu elinde idi ve aralarında ketenler giyinmiş, ve belinde kâtip dividi olan bir adam vardı. Ve içeri girdiler, ve tunç mezbahın yanında durdular. Ve İsrail Allahının izzeti, üzerinde bulunduğu kerubinin üzerinden evin eşiğine çıktı, ve belinde dividi olan ketenler giyinmiş adama çağırdı. Ve RAB ona dedi: Şehrin içinden, Yeruşalimin içinden geç, ve onun içinde yapılmakta olan bütün mekruh işlerden ötürü inliyip figan eden adamların alınlarına işaret koy. Ve ben işitirken obirlerine dedi: Onun ardınca şehirden geçin, ve vurun; gözünüz esirgemesin, ve acımayın; ihtiyarı, genci, ve ere varmamış kızı, ve çocuklarla kadınları helâk için vurun; fakat üzerinde işareti olan kimseye yaklaşmayın; ve makdisimden başlayın. Onlar da evin önünde olan ihtiyarlardan başladılar. Ve onlara dedi: Evi murdar edin, ve avluları öldürülmüş olanlarla doldurun; çıkın. Ve çıktılar, ve şehirde vurdular. Ve vaki oldu ki, onlar vururken, ben tek başıma kalmıştım; ve yüz üstü düşüp feryat ettim, ve dedim: Ah, ya Rab Yehova! sen Yeruşalim üzerine kızgınlığını dökerken İsrailin bütün bakiyesini mi helâk edeceksin? Ve bana dedi: İsrail ve Yahuda evinin fesadı çok, çok büyüktür, ve memleket kanla dolu, ve şehir sapıklıkla dolu; çünkü onlar: RAB memleketi bıraktı, ve RAB görmiyor, diyorlar. Ben de, gözüm esirgemiyecek, ve acımıyacağım, ve yollarını kendi başlarına getireceğim. Ve işte, belinde dividi olan ketenler giyinmiş adam: Bana emrettiğin gibi yaptım, diye haber getirdi.
HEZEKİEL 9:1-11 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
Sonra yüksek sesle, “Kenti cezalandıracak olanlar, ellerinde yok edici silahlarıyla buraya gelsin” diye seslendiğini duydum. Kuzeye bakan yukarı kapı yolundan altı kişinin geldiğini gördüm. Her birinin elinde ölümcül bir silah vardı. Aralarında keten giysili, belinde yazı takımı olan bir adam vardı. İçeriye girip tunç sunağın yanında durdular. İsrail Tanrısı'nın görkemi bulunduğu yerden, Keruvlar'ın* üzerinden ayrılıp tapınağın eşiğine gitti. RAB keten giysili, belinde yazı takımı olan adama seslendi: “Yeruşalim Kenti'nin içinden geç, orada yapılan iğrenç şeylerden ötürü dövünüp ağlayanların alınlarına işaret koy” dedi. Öbürlerine, “Kent boyunca onu izleyin ve kimseye acımadan, kimseyi esirgemeden öldürün” dediğini duydum. “Yaşlıyı, genci, genç kızı, kadını, çocukları öldürün. Yalnız alınlarında işaret olanlara dokunmayın. İşe tapınağımdan başlayın.” Onlar da tapınağın önünde duran İsrail ileri gelenlerinden işe başladılar. Onlara, “Tapınağı kirletin, avlularını cesetlerle doldurun. Haydi başlayın!” dedi. Bunun üzerine onlar gidip kenttekileri öldürmeye başladılar. Onlar halkı öldürürken ben tek başıma kaldım. Yüzüstü yere kapanıp, “Ah, ey Egemen RAB! Öfkeni Yeruşalim üzerine boşaltırken, geri kalan bütün İsrailliler'i de mi yok edeceksin?” diye haykırdım. “İsrail ve Yahuda halkının günahı pek büyük” diye karşılık verdi, “Ülke kan, kent haksızlık dolu. Onlar, ‘RAB ülkeyi bıraktı, RAB görmüyor’ diyorlar. Ben de onlara acımayacak, onları esirgemeyeceğim. Yaptıklarını kendi başlarına getireceğim.” Derken keten giysili, belinde yazı takımı olan adam, “Buyruklarını yerine getirdim” diye haber verdi.