HEZEKİEL 47:1-12

HEZEKİEL 47:1-12 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Adam beni tapınağın girişine geri getirdi. Doğuya doğru tapınağın kapı eşiğinin altından sular aktığını gördüm. Tapınak doğuya bakıyordu. Sular tapınağın güney yanının altından, sunağın güneyinden aşağıya akıyordu. Beni oradan, Kuzey Kapısı'ndan çıkarıp dış yoldan doğuya bakan dış kapıya götürdü. Sular güney yönünden akıyordu. Adam elinde bir ölçü ipiyle doğuya doğru gitti. Bin arşın ölçtükten sonra beni ayak bileğine dek çıkan sulara getirdi. Bin arşın daha ölçtü ve beni dize kadar çıkan sulara getirdi. Bin arşın daha ölçtü, beni bele kadar çıkan sulara getirdi. Bin arşın daha ölçtü, içinden geçemediğim bir ırmak oluştu. Sular yükselmişti, içinden yürüyerek karşıya geçilemezdi, yüzülecek kadar derin bir ırmak oluşmuştu. Bana, “İnsanoğlu, bunu gördün mü?” diye sordu. Daha sonra beni ırmağın kıyısına geri getirdi. Oraya varınca, ırmağın her iki kıyısında birçok ağaç gördüm. Bana şöyle dedi: “Bu sular doğu bölgesine doğru akıyor, oradan Arava Vadisi'ne, sonra Lut Gölü'ne dökülüyor. Göle dökülünce oradaki sular tatlı suya dönüşecek. Irmağın aktığı yerlerde her çeşit canlı yaratık kaynaşacak. Çok sayıda balık olacak. Çünkü bu sular oraya akıyor, oradaki tuzlu suyu tatlı suya dönüştürüyor. Irmak aktığı her yere yaşam getirecek. Irmak kıyısı boyunca balıkçılar duracak; Eyn-Gedi'den Eyn-Eglayim'e dek ağ gerecek yerler olacak. Akdeniz'deki gibi çok sayıda balık çeşidi olacak. Ama Lut Gölü'nün çamurlu, bataklık kesimi tatlı suya dönüşmeyecek, tuzla olarak kalacak. Irmağın her iki yanında her çeşit meyve ağacı yetişecek. Yaprakları solmayacak, meyveleri tükenmeyecek. Her ay meyve verecekler, çünkü tapınaktan çıkan sular oraya akıyor. Meyveleri yiyecek olarak, yaprakları şifa için kullanılacak.”

HEZEKİEL 47:1-12 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

V E beni yine evin kapısına getirdi; ve işte, şarka doğru evin eşiği altından sular çıkıyordu (çünkü evin yüzü şarka doğru idi); ve sular, evin sağ yanından, mezbahın cenubundan, alttan iniyordu. Ve şimal kapısı yolundan beni çıkardı, ve dışardaki yoldan, şarka bakan kapının yolundan, beni dış kapıya kadar dolaştırdı; ve işte, sular sağ yandan akıyordu. Elinde ölçü ipi olan adam şarka doğru çıkınca bin arşın ölçtü, ve beni sulardan geçirdi, topuklara çıkan sular. Bin daha ölçtü, ve beni sulardan geçirdi, dizlere çıkan sular. Bin daha ölçtü, ve beni sulardan geçirdi, bele çıkan sular. Bin daha ölçtü, içinden geçemediğim bir ırmak oldu, çünkü sular yükselmişti, yüzülecek sular, geçilemez bir ırmak. Ve bana dedi: Gördün mü, âdem oğlu? O zaman beni yürüttü, ve yine ırmağın kıyısına getirdi. Ve döndüğüm zaman, işte, bu yandan ve o yandan ırmağın kıyısında pek çok ağaçlar vardı. Ve bana dedi: Bu sular şark havalisine çıkıyorlar, ve Arabaya inecekler; ve denize doğru gidecekler; çıkarılan bu sular denizin içine dökülecekler; ve denizin suları iyi olacak. Ve vaki olacak ki, ırmağın vardığı her yerde kaynaşan canlı mahlûkun hepsi yaşıyacak; ve pek çok balık olacak; çünkü bu sular oraya varınca denizin suları iyi olacak, ve ırmağın vardığı yerde olan her şey yaşıyacak. Ve vaki olacak ki, onun yanında balıkçılar duracaklar; En-gediden En-eglaime kadar ağ serpecek yer olacak; büyük denizin balıkları gibi, çeşitlerine göre balıkları pek çok olacak. Fakat çamurlu yerleri, ve bataklıkları iyi olmıyacak; tuza bırakılacaklar. Ve ırmağın yanında, kıyısında, bu yandan ve o yandan her çeşit yemiş ağacı bitecek, yaprağı solmıyacak, ve meyvası tükenmiyecek; her ay yeni meyva verecek, çünkü suları makdisten çıkıyor; ve meyvası yemiş, ve yaprağı ilâç olacak.

HEZEKİEL 47:1-12 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

Adam beni tapınağın girişine geri getirdi. Doğuya doğru tapınağın kapı eşiğinin altından sular aktığını gördüm. Tapınak doğuya bakıyordu. Sular tapınağın güney yanının altından, sunağın güneyinden aşağıya akıyordu. Beni oradan, Kuzey Kapısı'ndan çıkarıp dış yoldan doğuya bakan dış kapıya götürdü. Sular güney yönünden akıyordu. Adam elinde bir ölçü ipiyle doğuya doğru gitti. Bin arşın ölçtükten sonra beni ayak bileğine dek çıkan sulara getirdi. Bin arşın daha ölçtü ve beni dize kadar çıkan sulara getirdi. Bin arşın daha ölçtü, beni bele kadar çıkan sulara getirdi. Bin arşın daha ölçtü, içinden geçemediğim bir ırmak oluştu. Sular yükselmişti, içinden yürüyerek karşıya geçilemezdi, yüzülecek kadar derin bir ırmak oluşmuştu. Bana, “İnsanoğlu, bunu gördün mü?” diye sordu. Daha sonra beni ırmağın kıyısına geri getirdi. Oraya varınca, ırmağın her iki kıyısında birçok ağaç gördüm. Bana şöyle dedi: “Bu sular doğu bölgesine doğru akıyor, oradan Arava Vadisi'ne, sonra Lut Gölü'ne dökülüyor. Göle dökülünce oradaki sular tatlı suya dönüşecek. Irmağın aktığı yerlerde her çeşit canlı yaratık kaynaşacak. Çok sayıda balık olacak. Çünkü bu sular oraya akıyor, oradaki tuzlu suyu tatlı suya dönüştürüyor. Irmak aktığı her yere yaşam getirecek. Irmak kıyısı boyunca balıkçılar duracak; Eyn-Gedi'den Eyn-Eglayim'e dek ağ gerecek yerler olacak. Akdeniz'deki gibi çok sayıda balık çeşidi olacak. Ama Lut Gölü'nün çamurlu, bataklık kesimi tatlı suya dönüşmeyecek, tuzla olarak kalacak. Irmağın her iki yanında her çeşit meyve ağacı yetişecek. Yaprakları solmayacak, meyveleri tükenmeyecek. Her ay meyve verecekler, çünkü tapınaktan çıkan sular oraya akıyor. Meyveleri yiyecek olarak, yaprakları şifa için kullanılacak.”