ELÇİLERİN İŞLERİ 7:44-60

ELÇİLERİN İŞLERİ 7:44-60 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

“Çölde atalarımızın Tanıklık Çadırı vardı. Musa bunu, kendisiyle konuşan Tanrı'nın buyurduğu gibi, gördüğü örneğe göre yapmıştı. Tanıklık Çadırı'nı önceki kuşaktan teslim alan atalarımız, Yeşu'nun önderliğinde öteki ulusların topraklarını ele geçirdikleri zaman, çadırı yanlarında getirdiler. Ulusları atalarımızın önünden kovan, Tanrı'nın kendisiydi. Çadır Davut'un zamanına dek kaldı. Tanrı'nın beğenisini kazanmış olan Davut, Yakup'un Tanrısı için bir konut yapmaya izin istedi. Oysa Tanrı için bir ev yapan Süleyman oldu. “Ne var ki, en yüce Olan, elle yapılmış konutlarda oturmaz. Peygamberin belirttiği gibi, ‘Gök tahtım, Yeryüzü ayaklarımın taburesidir. Benim için nasıl bir ev yapacaksınız? Ya da, neresi dinleneceğim yer? Bütün bunları yapan elim değil mi? diyor Rab.’ “Ey dik kafalılar, yürekleri ve kulakları sünnet edilmemiş olanlar! Siz tıpkı atalarınıza benziyorsunuz, her zaman Kutsal Ruh'a karşı direniyorsunuz. Atalarınız peygamberlerin hangisine zulmetmediler ki? Adil Olan'ın geleceğini önceden bildirenleri de öldürdüler. Melekler aracılığıyla buyrulan Yasa'yı alıp da buna uymayan sizler, şimdi de Adil Olan'a ihanet edip O'nu katlettiniz!” Kurul üyeleri bu sözleri duyunca öfkeden kudurdular, İstefanos'a karşı dişlerini gıcırdattılar. Kutsal Ruh'la dolu olan İstefanos ise, gözlerini göğe dikip Tanrı'nın görkemini ve Tanrı'nın sağında duran İsa'yı gördü. “Bakın” dedi, “Göklerin açıldığını ve İnsanoğlu'nun Tanrı'nın sağında durmakta olduğunu görüyorum.” Bunun üzerine kulaklarını tıkayıp çığlıklar atarak hep birlikte İstefanos'a saldırdılar. Onu kentten dışarı atıp taşa tuttular. İstefanos'a karşı tanıklık etmiş olanlar, kaftanlarını Saul adlı bir gencin ayaklarının dibine bıraktılar. İstefanos taş yağmuru altında, “Rab İsa, ruhumu al!” diye yakarıyordu. Sonra diz çökerek yüksek sesle şöyle dedi: “Ya Rab, bu günahı onlara yükleme!” Bunu söyledikten sonra gözlerini yaşama kapadı.

ELÇİLERİN İŞLERİ 7:44-60 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

Şehadet çadırını gördüğü örneğe göre yapsın diye, Musaya söylemiş olanın emrettiği gibi, şehadet çadırı çölde atalarımızda idi. Atalarımız sırası ile alarak Yeşu ile beraber milletlerin mülküne onu getirdiler; o milletleri Allah Davudun günlerine kadar atalarımızın önünden kovdu. Davud Allah indinde inayet bulup Yakubun Allahına bir mesken bulmak diledi. Fakat Süleyman ona bir ev yaptı. Lâkin Yüce Olan el ile yapılan evlerde oturmaz; nitekim peygamber diyor: “Tahtım gök, ve ayaklarıma basamak yerdir; Siz bana nasıl bir ev yaparsınız? Rab diyor; Yahut neresi rahatım yeri? Bütün bunları yapan benim elim değil mi?” Ey boyunları sert, yürekleri ve kulakları sünnetsiz adamlar! Siz daima Ruhülkudüse karşı duruyorsunuz; atalarınızın ettiği gibi siz de ediyorsunuz. Atalarınız peygamberlerin hangisine eza etmediler? ve o Salihin geleceğini önceden bildirenleri öldürdüler; siz de şimdi onun hainleri ve katilleri oldunuz. Siz ki, şeriati meleklerin tertip ettikleri gibi aldınız, ve tutmadınız. Onlar bu şeyleri işitince çok kızıp üzerine diş gıcırdattılar. Fakat o, Ruhülkudüsle dolu olup gözlerini göke dikerek Allahın celâlini, ve Allahın sağında durmakta olan İsayı gördü, ve dedi: İşte, gökleri açılmış, ve İnsanoğlunu Allahın sağında durmakta görüyorum. Fakat onlar yüksek sesle bağırıp kulaklarını tıkadılar, ve hep birden üzerine saldırdılar; ve onu şehirden dışarı atıp taşladılar; ve şahitler kendi esvaplarını Saul denilen bir gencin ayakları yanına koydular. İstefanos: Ya Rab İsa, ruhumu al, diyerek dua etmekte iken onu taşladılar. Diz çöküp yüksek sesle: Ya Rab, onlara bu günahı yükleme, dedi. Ve bunu söyleyince uykuya vardı.

ELÇİLERİN İŞLERİ 7:44-60 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

“Çölde atalarımızın Tanıklık Çadırı vardı. Bu çadır Musa ile konuşanın verdiği buyruklara göre yapılıp Musa'nın gördüğü örneğe benzer kurulmuştu. Bir kuşak sonra gelen atalarımız Yeşu ile birlikte uluslardan ülkeyi aldıklarında –Tanrı bu ulusları atalarımızın önünden kovdu– Tanıklık Çadırı'nı beraberlerinde getirdiler. Çadır Davut'un günlerine dek kaldı. “Davut Tanrı'nın önünde kayra buldu ve Yakup'un Tanrısı'na bir konut kurmak için izin istedi. Ama O'na Ev'i Süleyman yaptı. Ne var ki, Yüce Olan elle yapılmış evlerde yaşamaz. Tıpkı peygamberin dediği gibi: “ ‘Gök benim tahtımdır, Yeryüzü de ayaklarımın altında basamak. Siz benim için nasıl bir ev yapacaksınız Diye buyuruyor Rab. Ya da dinleneceğim yer nerede? Bunların tümünü yaratan benim elim değil mi?’ “Enseleri sertleşmiş, yürekleri ve kulakları sünnet edilmemiş insanlar! Siz her zaman tıpkı atalarınız gibi Kutsal Ruh'a karşı direnirsiniz. Atalarınız hangi peygambere saldırmadılar ki? Adil Olan'ın gelişini önceden bildirenlerin canına kıydılar. Sizler de şimdi O'nu ele verdiniz ve öldürdünüz. Kutsal Yasa'yı melekler aracılığıyla alan sizler onu tutmadınız.” Bu sözleri işitince yürekleri kızgınlıkla doldu, İstefanos'a karşı dişlerini gıcırdattılar. Ama Kutsal Ruh'la dolu olan İstefanos gözlerini dikkatle göğe doğrulttu. Tanrı'nın yüceliğini ve O'nun sağında duran İsa'yı gördü. “İşte görüyorum” dedi, “Gökler açılmış, İnsanoğlu da Tanrı'nın sağında duruyor.” Onlar yüksek sesle bağırarak kulaklarını tıkadılar ve hep birlikte ona saldırdılar. Onu kentten dışarıya sürükleyip taşa tuttular. Olaya tanık olanlar giysilerini çıkarıp Saul adlı bir gencin ayakları dibine koydular. İstefanos'u taşa tuttuklarında o, “Ya Rab İsa, ruhumu al” diye yalvardı. En sonunda diz çöküp yüksek sesle bağırdı: “Ya Rab, bu günahı onlara sayma!” Bunu söyledikten sonra uyudu.