ELÇİLERİN İŞLERİ 28:1-15

ELÇİLERİN İŞLERİ 28:1-15 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)

Kurtulduktan sonra adanın Malta adını taşıdığını öğrendik. Yerliler bize olağanüstü bir yakınlık gösterdiler. Hava yağışlı ve soğuk olduğu için ateş yakıp hepimizi dostça karşıladılar. Pavlus bir yığın çalı çırpı toplayıp ateşin üzerine attı. O anda ısıdan kaçan bir engerek onun eline yapıştı. Yerliler Pavlus'un eline asılan yılanı görünce birbirlerine, “Bu adam kuşkusuz bir katil” dediler. “Denizden kurtuldu, ama adalet onu yaşatmadı.” Ne var ki, elini silkip yılanı ateşin içine fırlatan Pavlus hiçbir zarar görmedi. Halk, Pavlus'un bedeninin şişmesini ya da birdenbire düşüp ölmesini bekliyordu. Ama uzun süre bekleyip de ona bir şey olmadığını görünce fikirlerini değiştirdiler. “Bu bir ilahtır!” dediler. Bulunduğumuz yerin yakınında adanın baş yetkilisi olan Publius adlı birinin toprakları vardı. Bu adam bizi evine kabul ederek üç gün dostça ağırladı. O sırada Publius'un babası kanlı ishale yakalanmış ateşler içinde yatıyordu. Hastanın yanına giren Pavlus dua etti, ellerini üzerine koyup onu iyileştirdi. Bu olay üzerine adadaki öbür hastalar da gelip iyileştirildiler. Bizi bir sürü armağanla onurlandırdılar; denize açılacağımız zaman gereksindiğimiz malzemeleri gemiye yüklediler. Üç ay sonra, kışı adada geçiren ve ikiz tanrılar simgesini taşıyan bir İskenderiye gemisiyle denize açıldık. Sirakuza Kenti'ne uğrayıp üç gün kaldık. Oradan da yolumuza devam ederek Regium'a geldik. Ertesi gün güneyden esmeye başlayan rüzgarın yardımıyla iki günde Puteoli'ye vardık. Orada bulduğumuz kardeşler, bizi yanlarında bir hafta kalmaya çağırdılar. Sonunda Roma'ya vardık. Haberimizi alan Roma'daki kardeşler, bizi karşılamak için Appius Çarşısı'na ve Üç Hanlar'a kadar geldiler. Pavlus onları görünce Tanrı'ya şükretti, yüreklendi.

ELÇİLERİN İŞLERİ 28:1-15 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)

K URTULDUĞUMUZ zaman öğrendik ki, adanın adı Malta idi. Ve barbarlar bize görülmemiş insanlık gösterdiler; çünkü yağmakta olan yağmur ve soğuktan dolayı ateş yakıp hepimizi kabul ettiler. Pavlus bir çok çalı toplıyıp ateşin üzerine koyunca, sıcaktan bir engerek çıktı ve onun eline yapıştı. Barbarlar hayvanı onun eline asılmış görünce, birbirlerine dediler: Her halde bu adam katildir; denizden kurtuldu ise de, Adalet onu yaşamağa bırakmadı. İmdi hayvanı ateşe silkerek attı, ve bir ziyan görmedi. Fakat onlar, Pavlusun şişmesini, ve yahut ölü olarak ansızın yere düşmesini bekliyorlardı; fakat çok bekledikten sonra ona zararlı bir şey olmadığını görünce, fikirlerini değiştirdiler, ve: O bir ilâhtır, dediler. O yerin yakınlarında adanın reisi Publius denilen adamın çiftlikleri vardı; o bizi kabul edip üç gün nezaketle misafir etti. Publiusun babası ısıtmadan ve kanlı ishalden hasta yatmakta idi; Pavlus onun yanına girdi, ve dua edip ellerini üzerine koyarak kendisini iyi etti. Ve bunun üzerine, adada olan başka hastalar da gelip şifa buldular; onlar da bize ziyadesile hürmet edip denize açıldığımız zaman, muhtaç olduğumuz şeyleri gemiye koydular. Adada kışlamış olan İkiz Kardeşler alâmetli bir İskenderiye gemisile üç ay sonra denize açıldık. Sirakusa uğrıyarak üç gün kaldık. Oradan bir devir yapıp Regiuma geldik; bir gün sonra cenup yeli çıktı, ve ikinci günü Puteoliye geldik; orada kardeşler bulduk, ve yedi gün yanlarında kalalım diye bize yalvardılar; ve böylece Romaya geldik. Kardeşler haberimizi alınca, oradan Appius Çarşısına ve Üç Hanlara kadar bizi karşılamağa geldiler; Pavlus onları görünce, Allaha şükretti, ve cesaret buldu.

ELÇİLERİN İŞLERİ 28:1-15 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)

Kurtulduktan sonra, adanın Malta olduğunu öğrendik. Yerliler bize görülmemiş ölçüde yakınlık gösterdiler. Ateş yaktılar, hepimizi ağırladılar. Çünkü yağmur yağıyordu, hava da soğuktu. Pavlus bir deste çalı çırpı toplayıp ateşe attı. Sıcaktan kaçan bir engerek yılanı onun eline sarıldı. Pavlus'un elinden zehirli yılanın sarktığını gören yerliler birbirlerine, “Kuşku yok, bu adam bir katil!” dediler, “Denizden kurtulmasına karşın Hak onun yaşamasına izin vermedi!” Ama Pavlus zehirli yılanı ateşe attı ve hiçbir kötülüğe uğramadı. Yerliler Pavlus'un şişmesini ya da birden düşüp ölmesini beklediler. Ama uzun süre bekledikten sonra ona hiçbir şey olmadığını görünce, düşüncelerini değiştirip onun bir ilah olduğunu sandılar. Bu yörede adanın yöneticisinin çiftlikleri vardı. Adı Publius olan bu adam bizleri kabul etti ve üç gün süreyle konukseverlik göstererek ağırladı. Publius'un babası yüksek ateşten yanıyordu. Dizanteriye tutulmuş, yatağa düşmüştü. Pavlus onu görmeye gitti. Sağlığı için dua etti, ellerini üstüne koyarak onu iyileştirdi. Bundan sonra adadaki başka hastalar da Pavlus'a gelip iyileştiler. Bu insanlar bizlere armağanlar vererek saygı gösterdiler, denize açıldığımızda da tüm gereksinmelerimizi karşıladılar. Aradan üç ay geçti. Kışı adada geçirmiş, İkiz Tanrılar arması taşıyan İskenderiye'ye bağlı bir gemiyle denize açıldık. Sirakuza'ya uğradık ve orada üç gün geçirdik. Buradan sonra dolaşarak Regium'a ulaştık. Ertesi gün bir güney rüzgarı esti, ikinci gün Puteoli'ye vardık. Orada kardeşler bulduk. Aralarında yedi gün geçirmemiz için yalvardılar. En sonunda Roma'ya vardık. Oradaki kardeşler bizlere ilişkin bilgi alınca, bizi karşılamak için Appius Forumu'na ve Üç Taverna'ya kadar geldiler. Pavlus onları görünce Tanrı'ya şükranlarını sundu, yüreklendi.