ELÇİLERİN İŞLERİ 27:1-25
ELÇİLERİN İŞLERİ 27:1-25 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
İtalya'ya doğru yelken açmamıza karar verilince, Pavlus'la öteki bazı tutukluları Avgustus taburundan Yulius adlı bir yüzbaşıya teslim ettiler. Asya İli'nin kıyılarındaki limanlara uğrayacak olan bir Edremit gemisine binerek denize açıldık. Selanik'ten Makedonyalı Aristarhus da yanımızdaydı. Ertesi gün Sayda'ya uğradık. Pavlus'a dostça davranan Yulius, ihtiyaçlarını karşılamaları için dostlarının yanına gitmesine izin verdi. Oradan yine denize açıldık. Rüzgar ters yönden estiği için Kıbrıs'ın rüzgar altından geçtik. Kilikya ve Pamfilya açıklarından geçerek Likya'nın Mira Kenti'ne geldik. Orada, İtalya'ya gidecek bir İskenderiye gemisi bulan yüzbaşı, bizi o gemiye bindirdi. Günlerce ağır ağır yol alarak Knidos Kenti'nin açıklarına güçlükle gelebildik. Rüzgar bize engel olduğundan Salmone burnundan dolanarak Girit'in rüzgar altından geçtik. Kıyı boyunca güçlükle ilerleyerek Laseya Kenti'nin yakınlarında bulunan ve Güzel Limanlar denilen bir yere geldik. Epey vakit kaybetmiştik; oruç günü bile geçmişti. O mevsimde deniz yolculuğu tehlikeli olacaktı. Bu nedenle Pavlus onları uyardı: “Efendiler” dedi, “Bu yolculuğun yalnız yük ve gemiye değil, canlarımıza da çok zarar ve ziyan getireceğini görüyorum.” Ama yüzbaşı, Pavlus'un söylediklerini dinleyeceğine, kaptanla gemi sahibinin sözüne uydu. Liman kışlamaya elverişli olmadığından gemidekilerin çoğu, oradan tekrar denize açılmaya, mümkünse Feniks'e ulaşıp kışı orada geçirmeye karar verdiler. Feniks, Girit'in lodos ve karayele kapalı bir limanıdır. Güneyden hafif bir rüzgar esmeye başlayınca, bekledikleri anın geldiğini sanarak demir aldılar; Girit kıyısını yakından izleyerek ilerlemeye başladılar. Ne var ki, çok geçmeden karadan Evrakilon denen bir kasırga koptu. Kasırgaya tutulan gemi rüzgara karşı gidemeyince, kendimizi sürüklenmeye bıraktık. Gavdos denen küçük bir adanın rüzgar altına sığınarak geminin filikasını güçlükle sağlama alabildik. Filikayı yukarı çektikten sonra halatlar kullanarak gemiyi alttan kuşattılar. Sirte Körfezi'nin sığlıklarında karaya oturmaktan korktukları için yelken takımlarını indirip kendilerini sürüklenmeye bıraktılar. Fırtına bizi bir hayli hırpaladığı için ertesi gün gemiden yük atmaya başladılar. Üçüncü gün geminin takımlarını kendi elleriyle denize attılar. Günlerce ne güneş ne de yıldızlar göründü. Fırtına da olanca şiddetiyle sürdüğünden, artık kurtuluş umudunu tümden yitirmiştik. Adamlar uzun zaman yemek yiyemeyince Pavlus ortaya çıkıp şöyle dedi: “Efendiler, beni dinleyip Girit'ten ayrılmamanız, bu zarar ve ziyana uğramamanız gerekirdi. Şimdi size öğüdüm şu: Cesur olun! Gemi mahvolacak, ama aranızda hiçbir can kaybı olmayacak. Çünkü kendisine ait olduğum, kendisine kulluk ettiğim Tanrı'nın bir meleği bu gece yanıma gelip dedi ki, ‘Korkma Pavlus, Sezar'ın önüne çıkman gerekiyor. Dahası Tanrı, seninle birlikte yolculuk edenlerin hepsini sana bağışlamıştır.’ Bunun için efendiler, cesur olun! Tanrı'ya inanıyorum ki, her şey tıpkı bana bildirildiği gibi olacak.
ELÇİLERİN İŞLERİ 27:1-25 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
İ TALYAYA denizden gitmemize karar verilince, Pavlusu ve başka bazı mahpusları, Avgustus taburundan Yulius denilen bir yüzbaşıya verdiler. Asya kıyısındaki yerlere gitmek üzre olan bir Edremit gemisine bindik, ve Selânikten olan Makedonyalı Aristarhos bizimle beraber olarak denize açıldık. Ertesi gün Saydaya uğradık; ve Yulius Pavlusu hoş tutarak kendisine bakılsın diye dostlarının yanına gitmesine izin verdi. Ve oradan açılarak Kıbrısın yel altından geçtik, çünkü yeller bize karşı idi. Kilikya ve Pamfilya denizinden geçerek Likyanın Mira şehrine geldik. Yüzbaşı orada İtalyaya gitmekte olan bir İskenderiye gemisi bulup bizi ona bindirdi. Bir çok günler ağır ağır gittik, ve güçlükle Knidos karşısına vardığımız zaman, yel bize müsaade etmediğinden Giridin yel altından Salmone karşısından geçtik; ve kıyı sıra güçlükle giderek Güzel Limanlar denilen bir yere geldik; Lasea şehri bu yere yakındı. Çok vakit geçirilmişti; ve zaten Oruç geçmiş olup deniz yolculuğu artık tehlikeli olduğundan, Pavlus onlara nasihat etti, ve dedi: Efendiler, görüyorum ki, yolculuk yalnız yüke ve gemiye değil, hattâ bizim canlarımıza da zahmetli ve çok zararlı olacaktır. Fakat yüzbaşı, Pavlus tarafından söylenenlerden ziyade geminin reisi ile sahibine kanıyordu. Liman kışlamağa elverişli olmadığından, çoğu oradan açılarak mümkünse Giridin lodosa ve kara yele kapalı olan Feniks limanını tutmak reyinde bulundular. Ve hafif bir cenup yeli esmeğe başlayınca, maksatlarına erdiklerini sanarak demir alıp Girid kıyısı boyunca gidiyorlardı. Fakat çok geçmeden oradan Evrakilo denilen kasırga çıktı. Ve gemi yele kapıldığından orsaya gidemiyerek, bırakıp sürüklendik. Ve Kavda denilen küçük bir adanın yel altına kaçarak sandalı güçlükle ele geçirebildik; ve onu içeri aldıktan sonra, yardımlar kullanarak gemiyi altından kuşattılar; ve Sirte düşmek korkusu ile yelken takımlarını indirdiler; böylece sürükleniyorlardı. Biz fırtına ile çok uğraştıktan sonra, ertesi gün gemiden yük atmağa başladılar; ve üçüncü gün kendi ellerile geminin takımlarını attılar. Bir çok günler güneş ve yıldızlar görünmedi, ve büyük fırtına üzerimizde olarak, artık her türlü kurtuluş ümidimiz kayboldu. Ve onlar çoktan beri yemeksiz kalınca, Pavlus o vakit ortalarında durup dedi: Efendiler, gerçi beni dinliyip Giritten açılmamalı, ve bu zahmet ve zarara uğramamalı idiniz. Ve şimdi hatırınızı hoş tutmanızı size nasihat ederim; çünkü sizden hiç bir can zayolmıyacak, ancak gemi. Çünkü kendisinin olduğum, ve kendisine de hizmet ettiğim Allahın bir meleği bu gece yanımda durup dedi: Korkma, Pavlus; sana Kayserin önünde durmak gerektir; ve işte, bütün seninle beraber gemide gidenleri Allah sana bağışladı. Bunun için, efendiler, hatırınızı hoş tutun; çünkü Allaha iman ederim ki, onun bana söylediği gibi olacaktır.
ELÇİLERİN İŞLERİ 27:1-25 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
İtalya'ya yelken açmamız kararlaştırılınca, Pavlus'la başka bazı tutukluları Avgustus birliğinden Yulius adlı bir yüzbaşıya teslim ettiler. Asya kıyılarına uğrayacak olan, Edremit limanına bağlı bir gemiye binip açıldık. Selanik'ten Makedonyalı Aristarhos da bizimle birlikteydi. Ertesi gün Sayda'ya uğradık. Yulius Pavlus'a iyilikle davranarak gereksinimlerinin karşılanması için arkadaşlarının yanına gitmesine izin verdi. Oradan açılıp Kıbrıs'ın rüzgar altı yanını aştık; çünkü rüzgar bize karşı esiyordu. Kilikya ve Pamfilya açıklarından geçerek Likya'nın Mira limanına ulaştık. Yüzbaşı burada İtalya'ya giden, İskenderiye'ye bağlı bir gemi bulunca, bizleri buna bindirdi. Günlerce ağır ağır yol alarak, güçlük içinde Knidos açıklarına vardık. Ancak rüzgar kıyıya yanaşmamızı önledi. Girit'in rüzgar altı yanından Salmone karşısından geçtik. Bu kıyı boyunca güçlükle yol aldıktan sonra İyi Limanlar denen bir yere vardık. Lasea Kenti oraya yakındı. Çok zaman kaybetmiştik. Güz orucunun geçmiş olması nedeniyle, bu dönemde gemi yolculuğu tehlikeli olduğundan, Pavlus onları uyardı. “Arkadaşlar” dedi, “Bu yolculuğun yalnız gemiyle yükü için değil, canlarınız için de çok zararlı olacağını görüyorum.” Ne var ki yüzbaşı, Pavlus'un dediklerinden çok, kaptanla gemi sahibinin önerisini dinledi. Liman kışı geçirmeye elverişli olmadığından, çoğunluk buradan açılmak istiyordu. Girit'in Feniks limanına ulaşıp kışı orada geçirmeyi umuyorlardı. Lodosa ve karayele kapalı bir yerdir burası. Güney rüzgarı esince, amaçlarının gerçekleştiğini sanarak, demir alıp Girit kıyısı boyunca yol almaya koyuldular. Ama çok geçmeden karadan esen kuzeydoğu kasırgası bastırdı. Gemi dalgalara kapılıp rüzgara karşı boğuşmanın olanaksızlığı anlaşılınca, kendimizi sürüklenmeye koyuverdik. Klavda adlı küçük bir adanın rüzgar altı yanını aşarken geminin filikasını güçlükle kontrol altına alabildik. Filikayı yukarı çekerek tüm gemiyi alttan güçlendirmesi için halatlar bağladılar. Sirtis'e çarpmaktan korkarak yelken takımlarını indirdiler; böylece sürüklenmeye bıraktılar. Korkunç fırtına üstümüze saldırıyordu. Ertesi gün gemideki yükü denize boşaltmaya başladılar. Üçüncü gün de kendi elleriyle geminin takımlarını attılar. Günlerce ne güneş, ne de yıldızlar göründü. Fırtına tüm hızıyla direnmeyi sürdürdü. Sonunda kurtuluş umudumuzu bütünüyle yitirmiştik. Uzun süre ağızlarına hiçbir şey koymamışlardı. Bunun üzerine Pavlus ortalarında durup, “Arkadaşlar!” dedi, “Beni dinlemeliydiniz; bu yıkımı, bu zararı başınıza getirmemek için Girit'ten açılmamalıydınız. Ama şu anda yürekli olmanızı öğütlerim. İçinizden hiçbirinin canına bir zarar gelmeyecek; yalnız gemi yok olacak. Çünkü bu gece, bağlı olduğum ve kendisine kulluk ettiğim Tanrı'nın bir meleği yanımda durup, ‘Korkma, Pavlus’ dedi, ‘Senin Sezar'ın karşısına çıkman gerekiyor. İşte onun için Tanrı seninle gemi yolculuğunda bulunanların tümünü sana bağışladı.’ Bu nedenle yüreklenin, arkadaşlar. Çünkü benim Tanrı'ya imanım vardır; her şey bana bildirdiği gibi olacaktır.