2.TARİHLER 18:1-34
2.TARİHLER 18:1-34 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Büyük bir zenginlik ve onura kavuşan Yehoşafat, evlilik bağıyla Ahav'a akraba oldu. Birkaç yıl sonra Samiriye Kenti'nde yaşayan Ahav'ı görmeye gitti. Ahav onun ve yanındakilerin onuruna birçok davar, sığır keserek Ramot-Gilat'a saldırmak için onu kışkırttı. İsrail Kralı Ahav, Yahuda Kralı Yehoşafat'a, “Ramot-Gilat'a karşı benimle birlikte savaşır mısın?” diye sordu. Yehoşafat, “Beni kendin, halkımı halkın say. Savaşta sana eşlik edeceğiz” diye yanıtladı, “Ama önce RAB'be danışalım” diye ekledi. İsrail Kralı Ahav dört yüz peygamber toplayıp, “Ramot-Gilat'a karşı savaşalım mı, yoksa vaz mı geçeyim?” diye sordu. Peygamberler, “Savaş, çünkü Tanrı kenti senin eline teslim edecek” diye yanıtladılar. Ama Yehoşafat, “Burada danışabileceğimiz RAB'bin başka peygamberi yok mu?” diye sordu. İsrail Kralı, “Yimla oğlu Mikaya adında biri daha var” diye yanıtladı, “Onun aracılığıyla RAB'be danışabiliriz. Ama ben ondan nefret ederim. Çünkü benimle ilgili hiç iyi peygamberlik etmez, hep kötü şeyler söyler.” Yehoşafat, “Böyle konuşmaman gerekir, ey kral!” dedi. İsrail Kralı bir görevli çağırıp, “Hemen Yimla oğlu Mikaya'yı getir!” diye buyurdu. İsrail Kralı Ahav ile Yahuda Kralı Yehoşafat kral giysileriyle Samiriye Kapısı'nın girişinde, harman yerine konan tahtlarında oturuyorlardı. Bütün peygamberler de onların önünde peygamberlik ediyordu. Kenaana oğlu Sidkiya, yaptığı demir boynuzları göstererek şöyle dedi: “RAB diyor ki, ‘Aramlılar'ı yok edinceye dek onları bu boynuzlarla vuracaksın.’ ” Öteki peygamberlerin hepsi de aynı şeyi söylediler: “Ramot– Gilat'a saldır, kazanacaksın! Çünkü RAB onları senin eline teslim edecek.” Mikaya'yı çağırmaya giden görevli ona, “Bak! Peygamberler bir ağızdan kral için olumlu şeyler söylüyorlar” dedi, “Rica ederim, senin sözün de onlarınkine uygun olsun; olumlu bir şey söyle.” Mikaya, “Yaşayan RAB'bin hakkı için, Tanrım ne derse onu söyleyeceğim” diye karşılık verdi. Mikaya gelince kral, “Mikaya, Ramot-Gilat'a karşı savaşa gidelim mi, yoksa vaz mı geçeyim?” diye sordu. Mikaya, “Saldırın, kazanacaksınız! Çünkü onlar sizin elinize teslim edilecek” diye yanıtladı. Bunun üzerine kral, “RAB'bin adına bana gerçeğin dışında bir şey söylemeyeceğine ilişkin sana kaç kez ant içireyim?” diye sordu. Mikaya şöyle karşılık verdi: “İsrailliler'i dağlara dağılmış çobansız koyunlar gibi gördüm. RAB, ‘Bunların sahibi yok. Herkes güvenlik içinde evine dönsün’ dedi.” İsrail Kralı Ahav Yehoşafat'a, “Benimle ilgili iyi peygamberlik etmez, hep kötü şeyler söyler dememiş miydim?” dedi. Mikaya konuşmasını sürdürdü: “Öyleyse RAB'bin sözünü dinleyin! Gördüm ki, RAB tahtında oturuyor, bütün göksel varlıklar da sağında, solunda duruyordu. RAB sordu: ‘Ramot-Gilat'a saldırıp ölsün diye İsrail Kralı Ahav'ı kim kandıracak?’ “Kimi şöyle, kimi böyle derken, bir ruh çıkıp RAB'bin önünde durdu ve, ‘Ben onu kandıracağım’ dedi. “RAB, ‘Nasıl?’ diye sordu. “Ruh, ‘Aldatıcı ruh olarak gidip Ahav'ın bütün peygamberlerine yalan söyleteceğim’ diye karşılık verdi. “RAB, ‘Onu kandırmayı başaracaksın’ dedi, ‘Git, dediğini yap.’ “İşte RAB bu peygamberlerinin ağzına aldatıcı bir ruh koydu. Çünkü sana kötülük etmeye karar verdi.” Kenaana oğlu Sidkiya yaklaşıp Mikaya'nın yüzüne bir tokat attı. “RAB'bin Ruhu nasıl benden çıkıp da seninle konuştu?” dedi. Mikaya, “Gizlenmek için bir iç odaya girdiğin gün göreceksin” diye yanıtladı. Bunun üzerine İsrail Kralı, “Mikaya'yı kentin yöneticisi Amon'a ve kralın oğlu Yoaş'a götürün” dedi, “Ben güvenlik içinde dönünceye dek bu adamı cezaevinde tutmalarını, ona su ve ekmekten başka bir şey vermemelerini söyleyin!” Mikaya, “Eğer sen güvenlik içinde dönersen, RAB benim aracılığımla konuşmamış demektir” dedi ve, “Herkes bunu duysun!” diye ekledi. İsrail Kralı Ahav'la Yahuda Kralı Yehoşafat Ramot-Gilat'a saldırmak için yola çıktılar. İsrail Kralı, Yehoşafat'a, “Ben kılık değiştirip savaşa öyle gireceğim, ama sen kral giysilerini giy” dedi. Böylece İsrail Kralı kılığını değiştirdi, sonra savaşa girdiler. Aram Kralı, savaş arabalarının komutanlarına, “İsrail Kralı dışında, büyük küçük hiç kimseye saldırmayın!” diye buyruk vermişti. Savaş arabalarının komutanları Yehoşafat'ı görünce, İsrail Kralı sanıp saldırmak için ona döndüler. Yehoşafat yakarmaya başladı. RAB Tanrı ona yardım edip saldıranların yönünü değiştirdi. Komutanlar onun İsrail Kralı olmadığını anlayınca peşini bıraktılar. O sırada bir asker rasgele attığı bir okla İsrail Kralı'nı zırhının parçalarının birleştiği yerden vurdu. Kral arabacısına, “Dönüp beni savaş alanından çıkar, yaralandım” dedi. Savaş o gün şiddetlendi. Arabasında Aramlılar'a karşı akşama kadar dayanan İsrail Kralı gün batımında öldü.
2.TARİHLER 18:1-34 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
V E Yehoşafatın bol serveti ve izzeti vardı; ve Ahabla hısım oldu. Ve bir kaç yıl sonra Samiriyeye Ahabın yanına indi. Ve Ahab onun için ve onunla beraber olan kavm için pek çok koyun ve sığır boğazladı, ve onu Ramot-gileada birlikte çıkmağa kandırdı. Ve İsrail kıralı Ahab Yahuda kıralı Yehoşafata dedi: Benimle Ramot-gileada gider misin? Ve ona dedi: Beni kendin gibi say, ve kavmımı kavmın gibi say; ve cenkte seninle beraber oluruz. Ve Yehoşafat İsrail kıralına dedi: Rica ederim, önce RABBİN sözünü sor. Ve İsrail kıralı peygamberleri, dört yüz kişiyi topladı, ve onlara dedi: Ramot-gileada cenge gidelim mi, yoksa vazgeçeyim mi? Ve dediler: Çık; ve Allah onu kıralın eline verecektir. Fakat Yehoşafat dedi: Bunlardan başka burada RABBİN bir peygamberi yok mu ki, ondan soralım? Ve İsrail kıralı Yehoşafata dedi: Bir kişi daha var, onun vasıtası ile RABDEN sorabiliriz; fakat ben ondan nefret ederim; çünkü benim hakkımda hiç bir zaman iyilik haber vermez, daima kötülük haber verir; o İmlanın oğlu Mikayadır. Ve Yehoşafat: Kıral böyle söylemesin, dedi. Ve İsrail kıralı bir harem ağası çağırıp dedi: Çabuk, İmlanın oğlu Mikayayı getir. Ve İsrail kıralı ile Yahuda kıralı Yehoşafat, her biri kendi tahtı üzerinde, kıral elbiselerini giyinmiş olarak oturdular, ve Samiriye kapısının girilecek yerinde olan açıklıkta oturuyorlardı; ve bütün peygamberler onların önünde peygamberlik ediyorlardı. Ve Kenaananın oğlu Tsedekiya kendine demir boynuzlar yapıp dedi: RAB şöyle diyor: Suriyeliler bitinciye kadar onları bu boynuzlarla süseceksin. Ve bütün peygamberler böylece peygamberlik edip dediler: Ramot-gileada çık, ve işin iyi gidecek; çünkü RAB onu kıralın eline verecektir. Ve Mikayayı çağırmak için giden ulak ona söyliyip dedi: İşte, peygamberler kırala bir ağızdan iyilik söyliyorlar; rica ederim, senin sözün de onlardan birinin sözü gibi olsun, ve iyilik söyle. Ve Mikaya dedi: Hay olan RABBİN hakkı için, Allahım bana ne derse, ben onu söylerim. Ve kıralın yanına geldi, ve kıral ona dedi: Mikaya, cenk için Ramot-gileada gidelim mi, yoksa vazgeçeyim mi? Ve ona dedi: Çıkın, ve işiniz iyi gidecektir; ve onlar sizin elinize verilecektir. Ve kıral ona dedi: RABBİN ismile hakikatten başka bana bir şey söylemiyeceğine sana kaç kere daha and ettireyim? Ve dedi: Bütün İsraili dağlar üzerinde çobanı olmıyan koyunlar gibi dağılmış gördüm; ve RAB dedi: Bunların efendisi yok; herkes kendi evine selâmetle dönsün. Ve İsrail kıralı, Yehoşafata dedi: Hakkımda iyilik değil, kötülük haber verecektir, diye sana söylemedim mi? Ve Mikaya dedi: Öyle ise RABBİN sözünü dinleyin: RABBİ tahtı üzerinde oturmakta, ve bütün gökler ordusunu sağında ve solunda durmakta gördüm. Ve RAB dedi: Ramot-gileada çıksın da düşsün diye Ahabı kim kandıracak? Ve kimi böyle, kimi şöyle dedi. Ve bir ruh çıkıp RABBİN önünde durdu, ve dedi: Ben onu kandırırım. Ve RAB ona dedi: Ne ile? Ve dedi: Ben çıkarım, ve bütün peygamberlerinin ağzında yalancı bir ruh olurum. Ve dedi: Kandırırsın, hem de onunla başa çıkarsın; çık ve öyle yap. Ve şimdi, işte RAB senin bu peygamberlerinin ağzına yalancı bir ruh koymuştur; ve RAB senin hakkında kötü olanı söylemiştir. Ve Kenaananın oğlu Tsedekiya yaklaştı, ve Mikayanın yanağına vurup dedi: RABBİN Ruhu seninle söyleşmek için benden sana hangi yoldan geçti? Ve Mikaya dedi: İşte, gizlenmek için bir iç odaya gireceğin gün görürsün. Ve İsrail kıralı dedi: Mikayayı alın, ve onu şehrin reisi Amona, ve kıralın oğlu Yoaşa geri götürün; ve diyin: Kıral şöyle diyor: Bunu hapishaneye atın, ve ben selâmetle dönünciye kadar ona elem ekmeği yedirin, ve elem suyu içirin. Ve Mikaya dedi: Eğer sen selâmette dönecek olursan, RAB benim vasıtamla söylememiştir. Ve dedi: Ey kavmlar, hepiniz işitin. Ve İsrail kıralı ile Yahuda kıralı Yehoşafat Ramot-gileada çıktılar. Ve İsrail kıralı, Yehoşafata dedi: Ben kılığımı değiştireceğim, ve cenge gireceğim; fakat sen kendi esvabını giy. Ve İsrail kıralı kılığını değiştirdi; ve cenge girdiler. Ve Suriye kıralı, arabalarının başbuğlarına: Ne küçükle ne büyükle, ancak İsrail kıralı ile cenkedin, diye emretmişti. Ve vaki oldu ki, arabaların başbuğları Yehoşafatı görünce dediler: İsrail kıralı budur! ve ona karşı cenketmek için o tarafa döndüler; ve Yehoşafat bağırdı, ve RAB ona yardım etti; ve Allah onları ondan saptırdı. Ve vaki oldu ki, arabaların başbuğları onun İsrail kıralı olmadığını görünce onun ardından döndüler. Ve bir adam nişan almadan yay çekti, ve İsrail kıralını zırhların bitiştiği yerden vurdu; ve kıral arabacısına dedi: Dizgini çevir, ve beni ordudan çıkar; çünkü ağır yaralandım. Ve cenk o gün arttı; ve Suriyelilere karşı İsrail kıralı akşama kadar kendi cenk arabasında direndi; ve güneş battığı vakitlerde öldü.
2.TARİHLER 18:1-34 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
Büyük bir zenginlik ve onura kavuşan Yehoşafat, evlilik bağıyla Ahav'a akraba oldu. Birkaç yıl sonra Samiriye Kenti'nde yaşayan Ahav'ı görmeye gitti. Ahav onun ve yanındakilerin onuruna birçok davar, sığır keserek Ramot-Gilat'a saldırmak için onu kışkırttı. İsrail Kralı Ahav, Yahuda Kralı Yehoşafat'a, “Ramot-Gilat'a karşı benimle birlikte savaşır mısın?” diye sordu. Yehoşafat, “Beni kendin, halkımı halkın say. Savaşta sana eşlik edeceğiz” diye yanıtladı, “Ama önce RAB'be danışalım” diye ekledi. İsrail Kralı Ahav dört yüz peygamber toplayıp, “Ramot-Gilat'a karşı savaşalım mı, yoksa vaz mı geçeyim?” diye sordu. Peygamberler, “Savaş, çünkü Tanrı kenti senin eline teslim edecek” diye yanıtladılar. Ama Yehoşafat, “Burada danışabileceğimiz RAB'bin başka peygamberi yok mu?” diye sordu. İsrail Kralı, “Yimla oğlu Mikaya adında biri daha var” diye yanıtladı, “Onun aracılığıyla RAB'be danışabiliriz. Ama ben ondan nefret ederim. Çünkü benimle ilgili hiç iyi peygamberlik etmez, hep kötü şeyler söyler.” Yehoşafat, “Böyle konuşmaman gerekir, ey kral!” dedi. İsrail Kralı bir görevli çağırıp, “Hemen Yimla oğlu Mikaya'yı getir!” diye buyurdu. İsrail Kralı Ahav ile Yahuda Kralı Yehoşafat kral giysileriyle Samiriye Kapısı'nın girişinde, harman yerine konan tahtlarında oturuyorlardı. Bütün peygamberler de onların önünde peygamberlik ediyordu. Kenaana oğlu Sidkiya, yaptığı demir boynuzları göstererek şöyle dedi: “RAB diyor ki, ‘Aramlılar'ı yok edinceye dek onları bu boynuzlarla vuracaksın.’ ” Öteki peygamberlerin hepsi de aynı şeyi söylediler: “Ramot– Gilat'a saldır, kazanacaksın! Çünkü RAB onları senin eline teslim edecek.” Mikaya'yı çağırmaya giden görevli ona, “Bak! Peygamberler bir ağızdan kral için olumlu şeyler söylüyorlar” dedi, “Rica ederim, senin sözün de onlarınkine uygun olsun; olumlu bir şey söyle.” Mikaya, “Yaşayan RAB'bin hakkı için, Tanrım ne derse onu söyleyeceğim” diye karşılık verdi. Mikaya gelince kral, “Mikaya, Ramot-Gilat'a karşı savaşa gidelim mi, yoksa vaz mı geçeyim?” diye sordu. Mikaya, “Saldırın, kazanacaksınız! Çünkü onlar sizin elinize teslim edilecek” diye yanıtladı. Bunun üzerine kral, “RAB'bin adına bana gerçeğin dışında bir şey söylemeyeceğine ilişkin sana kaç kez ant içireyim?” diye sordu. Mikaya şöyle karşılık verdi: “İsrailliler'i dağlara dağılmış çobansız koyunlar gibi gördüm. RAB, ‘Bunların sahibi yok. Herkes güvenlik içinde evine dönsün’ dedi.” İsrail Kralı Ahav Yehoşafat'a, “Benimle ilgili iyi peygamberlik etmez, hep kötü şeyler söyler dememiş miydim?” dedi. Mikaya konuşmasını sürdürdü: “Öyleyse RAB'bin sözünü dinleyin! Gördüm ki, RAB tahtında oturuyor, bütün göksel varlıklar da sağında, solunda duruyordu. RAB sordu: ‘Ramot-Gilat'a saldırıp ölsün diye İsrail Kralı Ahav'ı kim kandıracak?’ “Kimi şöyle, kimi böyle derken, bir ruh çıkıp RAB'bin önünde durdu ve, ‘Ben onu kandıracağım’ dedi. “RAB, ‘Nasıl?’ diye sordu. “Ruh, ‘Aldatıcı ruh olarak gidip Ahav'ın bütün peygamberlerine yalan söyleteceğim’ diye karşılık verdi. “RAB, ‘Onu kandırmayı başaracaksın’ dedi, ‘Git, dediğini yap.’ “İşte RAB bu peygamberlerinin ağzına aldatıcı bir ruh koydu. Çünkü sana kötülük etmeye karar verdi.” Kenaana oğlu Sidkiya yaklaşıp Mikaya'nın yüzüne bir tokat attı. “RAB'bin Ruhu nasıl benden çıkıp da seninle konuştu?” dedi. Mikaya, “Gizlenmek için bir iç odaya girdiğin gün göreceksin” diye yanıtladı. Bunun üzerine İsrail Kralı, “Mikaya'yı kentin yöneticisi Amon'a ve kralın oğlu Yoaş'a götürün” dedi, “Ben güvenlik içinde dönünceye dek bu adamı cezaevinde tutmalarını, ona su ve ekmekten başka bir şey vermemelerini söyleyin!” Mikaya, “Eğer sen güvenlik içinde dönersen, RAB benim aracılığımla konuşmamış demektir” dedi ve, “Herkes bunu duysun!” diye ekledi. İsrail Kralı Ahav'la Yahuda Kralı Yehoşafat Ramot-Gilat'a saldırmak için yola çıktılar. İsrail Kralı, Yehoşafat'a, “Ben kılık değiştirip savaşa öyle gireceğim, ama sen kral giysilerini giy” dedi. Böylece İsrail Kralı kılığını değiştirdi, sonra savaşa girdiler. Aram Kralı, savaş arabalarının komutanlarına, “İsrail Kralı dışında, büyük küçük hiç kimseye saldırmayın!” diye buyruk vermişti. Savaş arabalarının komutanları Yehoşafat'ı görünce, İsrail Kralı sanıp saldırmak için ona döndüler. Yehoşafat yakarmaya başladı. RAB Tanrı ona yardım edip saldıranların yönünü değiştirdi. Komutanlar onun İsrail Kralı olmadığını anlayınca peşini bıraktılar. O sırada bir asker rasgele attığı bir okla İsrail Kralı'nı zırhının parçalarının birleştiği yerden vurdu. Kral arabacısına, “Dönüp beni savaş alanından çıkar, yaralandım” dedi. Savaş o gün şiddetlendi. Arabasında Aramlılar'a karşı akşama kadar dayanan İsrail Kralı gün batımında öldü.