ELÇİLERİN İŞLERİ 14:8-18
ELÇİLERİN İŞLERİ 14:8-18 Kutsal Kitap Yeni Çeviri 2001, 2008 (TCL02)
Listra'da, ayakları tutmayan bir adam vardı. Doğuştan kötürümdü, hiç yürüyemiyordu. Pavlus'un söylediklerini dinledi. Onu dikkatle süzen Pavlus, iyileştirilebileceğine imanı olduğunu görerek yüksek sesle ona, “Kalk, ayaklarının üzerinde dur!” dedi. Adam yerinden fırlayıp yürümeye başladı. Pavlus'un ne yaptığını gören halk Likaonya dilinde, “Tanrılar insan kılığına girip yanımıza inmiş!” diye haykırdı. Barnaba'ya Zeus, Pavlus'a da konuşmada öncülük ettiği için Hermes adını taktılar. Kentin hemen dışında bulunan Zeus Tapınağı'nın kâhini kent kapılarına boğalar ve çelenkler getirdi, halkla birlikte elçilere kurban sunmak istedi. Ne var ki elçiler, Barnaba'yla Pavlus, bunu duyunca giysilerini yırtarak kalabalığın içine daldılar. “Efendiler, neden böyle şeyler yapıyorsunuz?” diye bağırdılar. “Biz de sizin gibi insanız, aynı yaradılışa sahibiz. Size müjde getiriyoruz. Sizi bu boş şeylerden vazgeçmeye, yeri, göğü, denizi ve bunların içindekilerin hepsini yaratan, yaşayan Tanrı'ya dönmeye çağırıyoruz. Geçmiş çağlarda Tanrı, bütün ulusların kendi yollarından gitmelerine izin verdi. Yine de kendini tanıksız bırakmadı. Size iyilik ediyor. Gökten yağmur yağdırıyor, çeşitli ürünleriyle mevsimleri düzenliyor, sizi yiyecekle doyurup yüreklerinizi sevinçle dolduruyor.” Bu sözlerle bile halkın kendilerine kurban sunmasını güçlükle engelleyebildiler.
ELÇİLERİN İŞLERİ 14:8-18 Turkish Bible Old Translation 1941 (KMEYA)
Listrada, ayakları tutuk bir adam oturuyordu, anadan doğma topal olup hiç yürümemişti. Bu adam Pavlusu söylerken işitti; o da kendisine göz dikip şifa bulacağına imanı olduğunu görerek yüksek sesle: Ayakların üzerine dikil, dedi; o da sıçrıyıp yürüdü. Ve Pavlusun ne yaptığını halk görünce, seslerini yükseltip Likaonya dili ile dediler: İlâhlar insan suretinde yanımıza indiler! Barnabasa Zefs, ve söz sahibi olduğu için Pavlusa Ermis dediler. Ve mabedi şehrin önünde bulunan Zefsin kâhini şehir kapısı önüne boğalar ve çelenkler getirip halk ile beraber kurban kesmek istiyordu. Fakat resuller, Barnabas ve Pavlus, bunu işitince esvaplarını yırttılar, ve halkın ortasına atılıp bağırarak dediler: Efendiler, niçin bunları ediyorsunuz? Biz de duyguları size benziyen insanlarız, ve bu boş şeylerden, hay Allaha dönesiniz diye size müjde getiriyoruz; o Allah ki, gökü, yeri, denizi ve içlerindeki her şeyi yaratmıştır; o ki, geçmiş nesillerde bütün Milletlerin kendi yollarında yürümelerine izin vermiştir. Bununla beraber, gökten yağmurlar ve semereli mevsimler vererek ve yüreklerinizi yemek ve sevinçle doldurup iyilik ederek kendisini şahitsiz bırakmamıştır. Ve bu sözleri söyliyerek kendilerine kurban kesmekten halkı güçlükle alıkoydular.
ELÇİLERİN İŞLERİ 14:8-18 Kutsal Kitap ve Deuterokanonik Kitaplar (KKDEU)
Listra'da ayakları sakat bir adam yerde oturuyordu. Doğuştan kötürümdü, hiç yürüyemiyordu. Pavlus konuşurken bu adam kulak kesildi. Pavlus da gözlerini ona çevirdi. İyileştirilebileceğine imanı olduğunu görünce, yüksek sesle, “Kalk, ayakta dur!” dedi. Adam yerinden sıçrayıp yürümeye başladı. Kalabalıklar Pavlus'un yaptığı işi görünce, seslerini yükseltip Likaonya diliyle, “Tanrılar insan görünümüne bürünüp aramıza indiler!” diye bağırdılar. Barnabas'ı Zeus diye adlandırdılar, sözcü olan Pavlus'a da Hermes dediler. Kentin girişindeki Zeus Tapınağı'nın kâhini kent kapılarına boğalarla çelenkler getirdi, kalabalıklarla birlikte kurban kesmek istedi. Haberciler –Barnabas'la Pavlus– olayı duyunca, giysilerini yırtarak kalabalığa yaklaştılar ve, “Ey insanlar!” diye bağırdılar, “Nedir bu yaptığınız işler? Biz de sizin gibi ademoğullarıyız. Bu değersiz şeylerden diri Tanrı'ya dönesiniz diye sizlere Sevindirici Haber'i müjdeliyoruz. “ ‘Göğü, yeryüzünü, denizi ve onlarda bulunan her şeyi yaratan O'dur.’ “Önceki çağlarda Tanrı bütün ulusların kendi yollarından gitmesine izin verdi. Yine de kendisini tanıksız bırakmadı: İyiliğini gösterdi. Sizlere gökten yağmur ve verimli mevsimler gönderdi. Karınlarınızı yiyecekle, yüreklerinizi de mutlulukla doldurdu.” Bu sözleri söyleyerek kendilerine kurban kesmek isteyen kalabalığı güçlükle durdurabildiler.